Yakûb aleyhisselâmın oğulları, babalarının tavsiyesi üzerine Mısır'a döndüler. Yusuf aleyhisselâmın huzuruna varınca, - Ey Azîz! Bize ve ailemize darlık, kıtlık, fakirlik ve açlık ulaştı. Çok az ve ehemmiyetsiz bir sermaye ile geldik. Bize daha önce tam bedelle verdiğin gibi tam ölçek ver ve hakkımızda lütufkâr davran! Zira Allahü teâlâ, lütufkâr davrananları dünyada ve ahirette en güzel şekilde mükâfatlandırır, dediler. Yusuf aleyhisselâm onlara sordu: -Siz sonunun neye varacağını bilmeden Yusuf'a ve kardeşine yaptığınız işin kötülüğünü anlayıp, ondan tövbe ettiniz mi? Yusuf aleyhisselâm, onların yalvarışlarını, çaresiz kaldıklarını ve açlık içinde bulunduklarını görünce, merhametinden dolayı onlara kendisini tanıtmak istedi. Ancak Allahü teâlânın hakkını kendi hakkına tercih etti. Onlara, gerek kendisine yaptıkları zulmü ve gerekse kardeşi Bünyamin'i kendilerinden ayırmanın, onu aralarında hor ve hakir tutmanın çirkinliğini sordu. Bunu, şefkatinden dolayı, onlara din hususunda nasihat etmek maksadıyla yapmıştı. Böyle yapmakla, onların günahlarını ikrar ederek, tövbe ve istigfârda bulunmalarını sağlamak istiyordu. Yoksa maksadı, onları paylamak ve kınamak değildi. Yusuf aleyhisselâmın, kendisine yapılan şeyleri sorması üzerine, kardeşleri dikkatle ona baktılar. Sonra şaşkınlık içinde dediler ki: - Yoksa sen gerçekten Yusuf musun? - Evet, ben Yusuf'um ve bu kardeşim Bünyamin'dir. Allahü teâlâ bizi birbirimize kavuşturmakla bize ihsanda bulundu. Muhakkak ki, kim farzları yerine getirmek, günahlardan sakınmak suretiyle Allahü teâlâdan korkar ve belâlara sabrederse, Allahü teâlâdan mükâfatını alır. Çünkü Allahü teâlâ ihsan sahiplerinin mükâfatlarını zayi etmez. Yusuf aleyhisselâm, böyle söylemekle kardeşlerinin kendisine yaptığı zulmün ve buna karşılık Allahü teâlânın lütfettiği zafer ve nusretin büyüklüğünü açıkladı. Sanki şöyle demek istedi: "Ben, zulümlerin en büyüğü ile zulmettiğiniz, buna karşılık da Rabbimin en yüksek makam ve mertebeyi verdiği kimseyim. Beni öldürmeye teşebbüs ettiğinizde ve kuyuya attığınızda âciz bir kimseydim. Şimdi ise, gördüğünüz gibiyim."