‘Birliktelikte' huzur arayanlar

A -
A +

İlk insan ve ilk Peygamber Âdem aleyhisselamdan beri bütün hak dinlerin bildirdiği emir ve yasaklar insan fıtratına, yaratılışına uygun idi. İnsanların yapamayacağı, gücünün üzerinde hiçbir emir ve yasak yoktu. Nitekim ayet-i kerimede, "Biz herkese ancak gücünün yettiği kadarını yükleriz" (Enam/152) buyurulmaktadır. Yaratılışa, fıtrata aykırı olan emir ve yasak insanı sıkıntıya sokar, toplumun huzurunu bozar. Toplumu yanlış yollara sevkeder. Bugün, Hıristiyanlığın ilim adamları tarafından red edilmesinin ve tahsilli gençlerin dinden uzaklaşıp ateist olmalarının altında Hıristiyanlığa sonradan, insan fıtratına aykırı mesela, evlilik yasağı gibi hükümlerin ilave edilmesi yatar. Halbuki, bütün canlılar, nesillerinin devamı için çoğalmak zorundadırlar. İnsanın çoğalması Kur'an-ı kerimde de işaret buyurulduğu üzere "çiftler arasında" cereyan etmektedir. Cenab-ı Hak, kadın ile erkek arasında "bir sevgi bağı" yaratmıştır. Nitekim, Hazret-i Âdem yaratıldıktan sonra, Yüce Allah, Hz. Âdem'in "gönlü, kendisine ısınsın diye eşini yaratmıştır." buyurmuştur. (Araf/189) Böylece, iki cinsi, birbiri ile kaynaştıran bu sevgi gücü ile, beşeriyet, o günlerden, bugünlere üreyerek gelebilmiştir. Bundan kaçmak, hayvanlar gibi sokakta, şurada burada buluşmak insan fıtratına aykırıdır. Aile mesuliyetinden korkanlar, buna cesaret edemeyenler yağmurdan kaçalım derken doluya tutulduklarının farkında değiller. Toplumlar, dine değil nefislerine tabi oldukları için, bu meşru beraberliği mecrasında tutmak, insanın tabiatına ve fıtratına uygun olarak insanın menfaatleri istikametinde kontrol etmek çok defa mümkün olamamıştır. Konu, "ifrat" ve "tefrit"lerle rotasından çıkarılarak, insan, dolayısıyla cemiyet sıkıntıya sokulmuştur. Bazı toplumlarda (Budist ve Hıristiyanlarda olduğu gibi ) evlilik yasaklanmış, bazılarında da insanlığı, bu konuda tamamen başıboşluğa teşvik edilmiş; her türlü sosyal ve vicdanî denetim ortadan kaldırılmış. Böylece insanlar bir nevi hayvanlaştırılmıştır. Gençliğin bu hassas noktasını istismar ve tahrik eden çevreler çok fazla olduğu için, buhranın boyutları gittikçe büyümekte; iş, birçok toplum için "cinnet" mertebesine varmıştır. Amerika ve Batı Avrupa toplumlarında görüldüğü üzere, çeşitli suçlar işleyen ve korkunç sapık davranışlar gösteren "akımlar" oluşmuştur. Şeytana tapma, huzur bulmak için yapılan toplu intiharların, her türlü sapık inançların temelinde bu vardır. Daha iki gün önce, 16 yaşındaki Björn isimli Alman genci, anne babasını katletmişti. Yine satanist Alman çifti, 66 bıçak darbesiyle öldürdükleri kimsenin kalbine kazık çakmışlardır. Yine önceki günkü haberlere göre Antalya'da satanistlerin toplu intiharı polis tarafından son anda önlendi. Genişleyen, büyüyen ve kalabalıklaşan, refah seviyesi yükselen bütün toplumlarda görüldüğü üzere, aile ve cemiyet zayıfladığından, başıboş kalan "genç nesiller" akla, hayale gelmiyecek çılgınlıklara başvurmaktadırlar. Sahipsiz gençlik, himayesiz ve kontrolsüz, kışkırtıcı film ve müstehcen yayınlarla insanlıktan çıkarılmaktadır. Atalarımızın "ateş ve barut" misâli ile tehlikeli bulduğu, serbest genç kız ve erkek ilişkilerinin, Amerika ve Batı Avrupa cemiyetlerinde ne hale geldiğini, çok iyi tahlil etmemiz gerekir. Avrupa'da, ABD'de - kısmen de bizde- boşanmalar hızlı bir şekilde artmaktadır. Aile hızlı bir çöküşe girmiştir. Ailenin olmadığı toplumlarda, huzur olmaz. Toplumların özgürlük adına, fuhşu yaygınlaştırıp ailenin temeline dinamit koymaya devam edildiği müddetçe insanlık rahat yüzü görmeyecektir. İnsanın huzuru, gayri meşru beraberliklerde, "birlikteliklerde" değil meşru evliliklerdedir. Çünkü, insanı yaratan Allahü teâlâ ona huzurun adresini "aile" olarak göstermiştir. Kur'an-ı kerimde "Allah, evlerinizi, sizin için bir huzur ve sükun yeri yaptı." (Nahl 80) buyurulmaktadır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.