Allah adamları kalbin katılaşmasından çok korkarlardı. Kalbleri yumuşak gözleri yaşlı olurdu. Kalb katılığına sebep olan işlerden kaçınırlardı. Kalb katılığının belli başlı sebeplerinden biri de çok yemektir, tokluktur, buyururlardı. Tokluğun, çok yemenin namazda huşuya mani olduğuna inanırlardı. Çünkü doyuncaya kadar yemek yiyen bir kimse, tok karnına huşu ile namaz kılmak isterse buna muvaffak olamaz. Resûlullâh efendimiz, günlerce yemek yemez, açlıktan mübarek karnına taş bağlardı. Aç duranın basireti açılır. Anlayış kabiliyeti artar. Hadis-i şeriflerde, "Aç duranın idraki artar, zekâsı açılır" ve "Tefekkür, ibadetin yarısı, az yemek ise tamamıdır" buyuruldu. Çok yiyen çok uyur, çok uyuyanın da ömrü boşa geçmiş olur. Çok yiyen sarhoş gibi olur, dimağı yorgunlaşır. Zekâsı, zihni dumura uğrar. Açlık, kalbde incelik doğurur. Hadis-i şerifte, "Az yiyenin içi nurla dolar ve Allahü teâlâ, az yiyip içen ve bedeni hafif olan mümini sever" buyuruldu. Açlıkta arzular kırılır, nefsimiz uysallaşır, serkeşliği kalkar. Çok yemek, gafleti doğurur. Gaflet de kalbi katılaştırır. Kalbin katılaşması, insanı Allahü teâlâdan uzaklaştırır. Allahü teâlâdan uzaklık ise, Cehenneme götürür. Azgın bir atı zapt etmek zor olduğu gibi, çok yedirmekle azan nefsi zapt etmek de zordur. Açlıkla terbiyesi kolaylaşır. Hadis-i şerifte, "İnsan kalbi tarladaki ekin, yemek ise yağmur gibidir. Fazla su ekini kuruttuğu gibi, fazla gıda da kalbi öldürür" buyuruldu. Her zaman tok olan şefkatsiz ve merhametsiz olur. Tok, acın hâlini bilmez. Çok yiyen sert ve katı kalbli olur. Hadis-i şerifte, "Çok yiyip içmekle kalbinizi öldürmeyin!" buyuruldu. Sinirlerine hakim olan kimse huzurlu olur. Açlık, günah işleme arzusunu kırar, kötülük etmeye mani olur. Hadis-i şerifte, "Açlık ve susuzlukla nefsle cihad etmek, Allah yolunda cihad gibidir" buyuruldu. Hastalıkların çoğu çok yemekten ileri gelir. Hadis-i şerifte, "Çok yiyip içmek hastalıkların başıdır" buyuruldu.