Yusuf aleyhisselâm babasına kavuştuktan sonra sohbet esnasında dedi ki: - Babacığım, benim ayrılığım sebebiyle, gözlerini kaybedinceye kadar ağladın. Allahü teâlânın bizi, kıyamette buluşturacağını bilmiyor muydun? - Biliyordum oğlum, fakat senin dinine bir zarar getireceklerinden ve bu suretle senin ile benim aramı açacaklarından korktum. Bütün korkum, dinine zarar gelmesiydi. Bu bakımdan, Allahü teâlâdan bizi devamlı imanımızda sabit kılmasını diliyorum. Yusuf aleyhisselâm, sonunun iyi ve akıbetinin güzel olması için Allahü teâlâdan hüsn-i hatime isteyerek şöyle duâ ederdi: "Ya Rabbi! Bana mülkten, Mısır sultanlığından bir nasip verdin, rüya tabirini öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan Rabbim! Sen, dünyada da ahirette de yardımcım ve işlerimin velisisin. Benim canımı imanlı olarak al! Beni salihler zümresine kat!" Yakûb aleyhisselâm Yusuf aleyhisselâmın yanında 24 sene yaşadı. Babası İshak aleyhisselâmın yanına defnedilmesini vasiyet etti. Yusuf aleyhisselâm babasının vasiyetini yerine getirdi. Cenazesini tabutla Halilürrahman'a götürdü. Bu sırada Yakûb aleyhisselâmın kardeşi İys de vefat etti. Yusuf aleyhisselâm her ikisini de defnederek Mısır'a döndü. Yusuf aleyhisselâm, babasının vefatından bir müddet sonra vefat etti. Yusuf aleyhisselâmın lisanı çok tatlıydı. Sözünü duyanın kalbi ona meylederdi. Onun tatlı dili sebebiyle birçok kimse imanla şereflendi. Yusuf aleyhisselâmın mübarek yüzünde, güneş gibi nur parlardı. Huzuruna gelen bir âmânın Yusuf aleyhisselâmın yüzünün nuru ile görmeye başladığı bildirilmiştir. Hazreti Yusuf'un huzuruna gelen nüfuzlu bir kimse, yaprakların bir araya gelerek kumaş olmasını mucize olarak istedi. Yusuf aleyhisselâm da duâ etti. Allahü teâlânın izniyle, ağaçların yaprakları birleşerek paha biçilmez bir kumaş oldu. Yusuf aleyhisselâmın da kendisine mahsus bazı hususiyetleri vardı. Bu hususiyetler birçok şekillerde imtihan edilmesinden sonra onda tebarüz etti. İmtihanların hepsinde Allahü teâlânın izniyle muvaffak oldu. Allahü teâlâ, ona kullarının idaresini verdi. İnsanların ihtiyaçlarını güzel bir şekilde karşıladı. Mısır kadınları tarafından çirkin işler yapması teklif edildi. Fakat o, zindanı tercih etti. Hiçbir menfaat ve zarar, onun doğruyu söylemesine mâni olamadı. Allahü teâlâ onu, yüce kitabı Kur'an-ı kerimde "Sıddîk=Çok doğru sözlü" olmakla övdü.