‘O parayı geri götürün!'

A -
A +

Yakûb aleyhisselâmın oğulları yüklerini açınca, zahire karşılığında verdikleri bedellerin kendilerine iade edildiğini gördüler. Karşılaştıkları bu manzara, babalarına Mısır Azîzi hakkında arz ettiklerini teyit eder mahiyette olduğu için sevindiler. Babalarının huzuruna varıp nazik ve hürmetkâr bir ifade ile durumu bildirdiler: - Ey babamız! Daha ne istiyoruz, bundan ziyade iyilik olur mu? İşte sermayemiz de bize iade edilmiş. Biz onunla tekrar ailemize zahire getiririz. Kardeşimizi de koruruz. Kardeşimiz Bünyamin'i götürmekle bir deve yükü zahire de fazla alırız. Bu getirdiğimiz az bir zamanda tükenecektir, bizi idare etmez. - O parayı geri götürün, belki yanılmışlardır veyahut bizi denemişlerdir. "Peygamber oğullarıdır. Görelim, helâli haramı seçerler mi?" demiş olabilirler. Yakûb aleyhisselâm sözlerine şöyle devam etti: - Bünyamin'i bana sağ salim getireceğinize dair Allahü teâlâ adına yemin edip teminat vermedikçe asla sizinle göndermem. Ancak etrafınızın çevrilip çaresiz kalmış olmanız durumunda izin veririm. Yakûb aleyhisselâm, oğullarının Yusuf aleyhisselâma yaptıklarını bilmesine rağmen, Bünyamin'i onlarla beraber gönderdi. Çünkü, onlarda Yusuf aleyhisselâma karşı gördüğü hasedi, Bünyamin'e karşı görmemişti. Onların, ona karşı iyi niyet sahibi olduklarını görüyordu. Bir de kıtlık bütün şiddeti ile sürüyordu. Mısır Azîzinden zahire alabilmek için buna mecburdu. Oğulları ikinci sefere hazırlanırken, Yakûb aleyhisselâm, evlâtlarına yolculuğa çıkmadan önce bazı tavsiyelerde bulundu. Çünkü oğulları, yakışıklı, cemâl ve kemâl sahibi, boylu boslu ve kuvvetli olup, hepsi de bir babanın oğlu idiler. Yusuf aleyhisselâmın onlara ikramda bulunduğu, Mısır halkı tarafından da biliniyordu. Bu sebeple orada şöhretleri vardı. Yakûb aleyhisselâm, Mısır'a hep birlikte girerken, nazar değmesinden endişe ettiği için onlara dedi ki: - Ey oğullarım! Mısır'a varınca, hepiniz bir kapıdan girmeyin! Her biriniz ayrı ayrı kapılardan girin! Bununla beraber bu sözümle Allahın kazasından hiçbir şeyi sizin üzerinizden gideremem. Hüküm ve kaza ancak Allahü teâlâdandır. Ben ancak Ona güvenip dayandım. Tevekkül edenler de Ona güvenip dayanmalıdır. Bu sözüyle onlar üzerine nazar isabet edeceğinden korktu. Hâlbuki Mısır'a ilk gidişlerinde böyle bir tavsiyede bulunmamıştı. Çünkü o zaman kimse onları tanımıyordu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.