"Acı olsa da, hakkı söyle!"

A -
A +

Şartlar müsait olduğunda, iyilikleri yaymak, kötülüklere mani olmak lazımdır. Kudreti olduğu, gücü yettiği hâlde, haram işliyene mâni olmamak müdâhene olur. Dünyalık için dinden taviz verilmiş olur. Haramı işliyene veya yanında bulunanlara olan saygısı yâhud dîne olan bağlılığının gevşekiliği, müdâheneye sebep olmaktadır. Fitne olmadığı, yani dînine veya dünyasına veya başkalarına zarar olmadığı zaman, haram ve mekrûh işliyene mâni olmak lâzımdır. Mâni olmamak, susmak haram olur. Müdâhene etmek, haram işlemeğe râzı olmağı gösterir. Susmak çok yerde iyidir. Fakat, hakkı, hayrı söyliyecek yerde susulmaz. Yâ Resûlallah! Geçmiş ümmetlerden bir kısmına zelzele ile azâb yapıldı. Toprak altında kaldılar. Bunların arasında sâlihler, iyi insanlar da vardı, denilince, "Evet, sâlihler de birlikde helâk oldular. Çünkü, Allaha isyân olunurken susmuşlardı. Onlardan ayrılmamışlardı" buyuruldu. Hadîs-i şerifte, "Ümmetimden bir kısmı, kabirlerinden maymun ve hınzır şeklinde kalkacaklardır. Bunlar Allahü teâlâya isyân edenlerin arasına karışanlar, onlarla berâber yiyip içenlerdir" buyuruldu. İlmini, lâzım olduğu zaman söylemekten çekinmemelidir. "Bir kimse, Allahü teâlânın ihsân ettiği ilmi, lâzım olduğu zaman söylemezse, kıyâmet günü boynuna ateşten tasma takılacaktır" hadîs-i şerîfi ve Nisâ sûresinin, "Kendilerine ilim ve hidâyet verdiğimiz kimseler, ilimlerini insanlardan saklarlarsa, Allahın ve la'net edenlerin la'netleri, bunların üzerine olsun!" meâlindeki otuzaltıncı âyet-i kerîmesi, müdâhene etmenin haram olduğunu göstermekdedir. Müdâhenenin, dinde gevşekliğin zıddı, karşılığı, "Gayret"tir. Mâide sûresinde ellidördüncü âyet-i kerîmesinde meâlen, "Allah yolunda cihâd ederler, kötülenmekten korkmazlar" buyuruldu. Dinde, gayreti olanların mâlları ile, cânları ile ve sözleri ile ve kalemleri ile, Allah rızâsı için emri maruf etmeleri lâzım olduğu, bu âyet-i kerîmede bildirilmektedir. Hadîs-i şerifte, "Çok acı olsa da, hakkı söyleyiniz!" buyuruldu. Bir zâhid, bir hükümdarın yanında çalgı çalanları görünce, çalgı âletlerini kırdı. Hükümdar, bunun, arslanların arasına bırakılmasını emretti. Arslanların yanında, hemen namaza durdu. Arslanlar, bunun elini yüzünü yalamağa başladılar. Bunu arslanların yanından alıp hükümdara getirdiler. Arslanlardan korkmadın mı? dedi. Hayır. Arslanlar beni yalayınca, ağız suları necis midir? Allahü teâlâ, namazımı kabûl etti mi, etmedi mi? diye düşündüm dedi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.