Ahireti unutanların hali!

A -
A +

İs­lam bü­yük­le­ri ge­çi­ci dün­ya ha­ya­tı­na de­ğil, dai­mi ahi­ret ha­ya­tı­na önem ver­miş­ler. Ter­si­ni ya­pan­lar bı­ra­kın ahi­ret­te baş­la­rı­na ge­le­cek­le­ri da­ha dün­ya­da iken baş­la­rı­na gel­me­dik kal­ma­mış. Bir gün Îsâ aley­his­se­lâm, ha­va­ri­le­riy­le bir­lik­te gi­der­ken bir kö­ye gel­di­ler. Bir de bak­tı­lar ki, kö­yün or­ta­sın­da bü­tün köy­lü­ler öl­müş. Hiç can­lı yok. Îsâ aley­his­se­lâm de­miş ki, bu bir ga­za­bı ilâ­hî­dir. Eğer has­ta­lık ol­sa, bun­lar tek tek ölür­ler­di. Mâ­dem top­tan öl­dü­ler, bu­ra­ya bir mu­si­bet gel­miş. De­di­ler ki, yâ Ne­bi­yal­lah, sen ölü­le­ri bi iz­nil­lah di­ril­ten bir ne­bi­sin, ça­ğır bi­ri­ni de, sor ba­ka­lım ne yap­mış­lar? Ta­mam de­di, ey mev­ta gel bu­ra­ya. Kalk­tı adam gel­di. De­di bu ne hâl? De­di ki: Ya Ne­bi­yal­lah, bu köy çok tak­va eh­li, çok din­dar, çok iyi ah­lâk sa­hi­bi bir köy­dü. Son­ra bi­zim kal­bi­miz dün­ya­ya yö­nel­di. Na­ma­zı terk et­tik, oru­cu terk et­tik, ak­lı­na ne ge­lir­se hep­si­ni bı­rak­tık, yal­nız pa­ra­yı dü­şün­dük. Ve ek­tik biç­tik, se­nin­ki da­ha çok, be­nim­ki da­ha çok, se­nin­ki da­ha faz­la, be­nim­ki da­ha faz­la, ne Al­lah ke­lâ­mı var, ne Pey­gam­ber. Âhi­re­ti unut­tuk, Al­la­hı unut­tuk, Pey­gam­be­ri unut­tuk. Bir be­be­ğin an­ne­si­ne bağ­lan­dı­ğı gi­bi biz­ler de dün­ya­ya bağ­lan­dık. Son­ra? He­pi­miz eğ­len­mek için, oy­naş­mak için bu­ra­ya top­lan­dık. Bir mu­si­bet gel­di, he­pi­miz öl­dük... Pey­gam­ber aley­his­se­lâm bu­yur­du ki: İş­te âhi­ret ni­me­ti­ni bı­ra­kıp da dün­ya­ya ta­pan­la­rın, dün­ya­da­ki so­nu bu. Mü­mi­nin tâ­ri­fi şu ol­ma­lı­dır: Kal­biy­le âhi­ret­te, vü­cû­duy­la dün­ya­da. Ka­lı­bı­nın dün­ya­dan ay­rıl­ma­sı uy­gun de­ğil, çün­kü ça­lış­mak da bir ibâ­det­tir, ama kal­bi Al­lah de­me­li­dir. Kal­bi, ha­ram mı he­lal mi? de­me­li­dir. Kal­bi âhi­ret de­me­li­dir. Çün­kü âhi­ret bâ­kî, dün­ya fâ­nî. Bu­gün var, ya­rın yok. Ne­yin var­sa hep­si bi­ter. Bir ni­yet ile bü­tün dün­ya ça­lış­ma­la­rı âhi­ret olur. Çün­kü bu dün­ya fâ­nî, yok ola­cak. Al­la­hü teâ­lâ bi­zi ni­ye dün­ya­ya gön­der­di o za­man? Sırf bir mak­sat­la, o da şu: Ed dün­ya, mez­ra­et-ül âhı­reh. Ey kul­la­rım, ben si­zi, dün­ya­ya âhi­re­ti­ni­zi ka­zan­ma­nız için gön­de­ri­yo­rum. Dün­ya, bir tar­la­dır. Ver­di­ğim to­hu­mu ekin, bi­re ye­di yüz alın. Ama o to­hu­mu ye­me­yin. O in­sa­nın sağ­lı­ğı­dır, il­mi­dir, her tür­lü inan­cı­dır, her tür­lü gü­zel ah­lâ­kı­dır. Bu­nu eğer Al­la­hın kul­la­rı­na sarf eder, Al­la­hın dî­ni­ne har­car­sa, ya­ni ya­tı­rı­mı­nı âhi­re­te ya­par­sa, kur­tu­lur... >> Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.