Ahiretinizi de karartmayın!

A -
A +

Geçen hafta, "Sakatlar (Engelliler) Haftası"ydı. Her sene bütün dünyada, bu vesile ile, hafta boyunca sakatların sorunları tartışılır. Sakatlığa sebep olan etkenler açıklanır ve bu sebeplerin ortadan kalkması için çareler araştırılır. Sakatların eğitilebilmeleri ve iş sahibi olabilmeleri için gerekli şartlar oluşturulmaya çalışılır. Engelli vatandaşlarımıza yardımcı olunması, onların aşağılanmaması istenir. Tabii ki, güzel şeyler. Fakat bakıyorum, olayın manevi yönüne eğilen yok gibi. Aslında onları en çok memnun edecek, huzurlu olmalarını, hayata bağlanmalarını sağlayacak husus da bu. Bunlara, bu dünyada çektikleri sıkıntıların karşılığını ahirette akıllarının alamayacağı şekilde alacaklarını söyleyen yok. Aksine, sakatların bu hallerini istismar eden ateistler, bunları Allaha isyan etmelerini teşvik etmektedirler. ONLARA SAKIN ALDANMAYIN! Bunun için, engelli kardeşlerime tavsiyem, sakın bunlara aldanıp ahiretlerini de karartmamalarıdır. Dünyada çektikleri sıkıntıların boşa gitmemesidir. Bunun için de şunlara dikkat etmeleri gerekir: 1- Cenab-ı Hakkın kaza ve kaderine razı olmaktır. (Kaza ve kadere inanmak zaten imanın şartıdır!) Halinden razı olmaktır; kendisi için hayırlı olanın bu olduğunu inanmaktır. (Allah korusun razı olmazsa, eksik olan organı geri mi gelecek!) 2- İsyan etmeyip, çektiği sıkıntılara sabretmektir. Bundan dolayı kimseyi suçlamamaktır. Hadis-i şerifte "Gözsüz kimse, sabrederse, Allahü teâlâ ona Cenneti verir" buyuruldu. Yine Peygamber efendimiz, "Allahü teâlâ, iki gözü olmayan Müslümanı Cehenneme koymaz" buyurdu. Cenab-ı Hakkın bu büyük ihsanından, sabretmeyerek, isyan ederek mahrum kalmak aklı başına bir insanın yapacağı iş değildir. Yalnız gözü olmayan değil, diğer sakatlıkları olan da sabrederse, ölürken, kabirde ve mahşer yerinde sıkıntı çekmeden Cennete girer. Cennette ise sakatlık yoktur. Ahirette mükafatlandırmada bunlar ön sırada olacaklardır. Âhirette mükâfatlandırılacaklar arasında birinci sırada, dünyada göz nûrundan mahrûm olan âmâlar gelir. Allahü teâlâ bütün âmâları toplayıp: "Siz, bugün benim cemâlimi görmekte diğer insanlardan önce ve üstünsünüz" buyurur. Hâllerine sabreden, îmân ehli bütün âmâlar bir yerde toplanır. Cenâb-ı Hakkı görme saâdetine mazhar olurlar. Bu saâdet, Cennet ni'metlerinin başında gelir. Daha sonra, bütün âmâlar, Şuayb aleyhisselâmın beyaz sancağı altında toplanırlar. Arş'ın sağ tarafında, sayısız zînet ve nûrdan bayraklarla donatılmış ve bütün murâdları hâsıl olmuş hâlde burada kalırlar. Âmâların mükâfatı verildikten sonra, ikinci olarak şöyle bir nidâ işitilir: "Ey dünyada dert-belâ sâhibi olanlar, cüzzamlılar, hastalık çekenler!" Dert ve belâlara sabreden, îmân ehli kimseler bir yerde toplanır. Eyyûb aleyhisselâmın yeşil bayrağı altında Arş'ın sağ tarafına gönderilir. KARŞILIKSIZ MÜKAFAT Âhirette, dünyada iken yapılan iyi amelleri işleyenler, belli bir ölçü, oran dahilinde mükâfatlandırılacaktır. Meselâ namaz kılan, oruç tutan, diğer hayırlı amelleri işleyen kimselere, bire on, yetmiş, yedi yüz misli gibi sevâb verilecektir. Ancak, dert ve belâlara sabredenlerin mükâfatları ölçüsüz verilecektir. Nitekim hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Kıyâmet gününde her amelin mükâfatı ölçü ile verilir. Ancak belâ ehline mükâfat ölçü ile verilmez, hesâbsız bir şekilde verilir. Dünyada sağlıklı ömür sürenler, bu hâli görünce imrenerek derler ki: Ah ne olaydı biz de dünyada belâlarla parça parça olsaydık da bu sevâbdan mahrûm kalmasaydık. Ancak bu sevâblar, sabredenler içindir." Üçüncü olarak, harâm işlemeye gücü yettiği, imkânı bulunduğu hâlde, nefslerine hâkim olup harâm işlemeyenler çağrılacaktır. Bunlara da türlü türlü Cennet elbisesi giydirildikten sonra, Yûsüf aleyhisselâmın yeşil bayrağı altında toplanırlar, bütün murâdlarına kavuşturulduktan sonra Arş'ın sağ tarafına gönderilir. Bunlarla ilgili olarak, Kur'ân-ı kerîmde şöyle buyurulmuştur: "Cennet, Allahtan korkup harâmlardan sakınanların yurdudur." (Nahl,30) (Devamı yarın)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.