Geçen hafta da bahsettik. Bütün toplumlarda ailede yangın var. Ailenin bütün fertleri darmadağın. Yerli yabancı herkes bundan rahatsız. Herkes, ailenin güçlendirilmesinde hemfikir. Fakat her nedense, bilinmeyen, görülmeyen eller -hem de devletler eli ile- aile üzerine darbe üzerine darbe vuruyor. Hâl böyle olunca artık aileyi korumak ancak fertler bazında olabilecektir. Bunun için özellikle ailenin temel taşı olan karı-koca, huzurlu bir ailenin tesisindeki şartları; karşılıklı vazifeleri, sorumlulukları bilmek ve uygulamak mecburiyetindedirler. Bu, karşılıklı hak ve sorumluluklar asırlardır okunup istifade edinilen, "Mürşid-ül-müteehhilîn", "Mürşid-ün Nisa", "Ma'rifetnâme" ve bunlardan derlenen, "Huzurun Kaynağı Aile" kitaplarında yazılıdır. Bu hafta, erkeğin vazifelerine, görevlerine kısaca değinip; haftaya da, kadının vazifelerini bu kitaplardan istifade ederek ele almak istiyorum... KADIN, KÖLELİKTEN KURTARILMIŞTIR Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki, feministlerin iddia ettiği gibi kadın erkeğin kölesi değildir. İslamiyet, daha önceki toplumlarda köle muamelesi gören, miras hakkı bile bulunmayan kadını bundan kurtarıp, hak ve görevleri olan hür insan konumuna getirmiştir. Ailede, hanımının ve çocuklarının nafakalarını, ihtiyaçlarını sağlamak erkeğin başlıca görevidir. Ayrıca ailenin reisi olan erkek, bunların nafakalarını helal yoldan temin etmek zorundadır. Çünkü, yarın kıyamet günü haram rızıkla beslenen çoluk çocuğu ayaklanarak; "Ya Rabbi! Hakkımızı bunlardan al, bize sarf ettikleri nafakaları nereden kazandıklarını biz bilmiyorduk" diyeceklerdir. Bir hadis-i şerifte; "Hepiniz bir sürünün çobanı gibisiniz. Her çoban sürüsünden mesul olacaktır" buyuruluyor. Nasıl ki, bir çoban bütün sürünün muhafızı olması dolayısıyla o sürüden mes'ul tutuluyorsa, evin erkeği de reisi de, aile efradının nafakaları, dinî terbiyeleri hususunda sorumludur. Ahirette; ana ve baba oğullarından, "Ne için bize itaat etmedin?" Kadın, kocasından, "Niçin hakkımı ifa etmedin?" Çocuklar, babalarından, "Niye bize dinimizi öğretmedin, irşadda bulunmadın?" diye hesap soracaktır. Erkeklerin, âyet-i kerime ile kendilerinin himayesine verilen eşlerinin haklarına riayet etmemeleri, ahiret günü için bir mes'uliyettir. Buna dikkat etmeyen, onlara zulmeden büyük günah işlemiş olur. Hadis-i şerifte, "Hanımının ve çocuklarının haklarını îfâ etmeyenin namazları, oruçları kabûl olmaz" buyuruldu. KADININ GÜNAHI DA ERKEĞE!.. Hanımına, çocuklarına dinlerini öğretmek ve yaşatmak da erkeğin vazifesidir. Bunların işlediği günahların aynısı evin erkeğine de yazılır. Bu önemli vazife hadis-i şerifte şöyle bildirilmiştir: "Çok Müslüman evladı, babaları yüzünden Veyl ismindeki Cehenneme gideceklerdir. Çünkü, bunların babaları, yalnız para kazanmak ve keyif sürmek hırsına düşüp ve yalnız dünya işleri arkasında koşup, evlatlarına Müslümanlığı ve Kur'an-ı kerimi öğretmediler. Ben böyle babalardan uzağım. Onlar da, benden uzaktır. Çocuklarına dinlerini öğretmeyenler, Cehenneme gideceklerdir." Görüldüğü gibi erkeğin işi çok zordur; gece-gündüz çalışmak, vazifesini eksiksiz yapmak zorundadır. Kadının fiziki ve ruhi yapısı, yaratılışı nazik, kibar, hassas olduğu için dinimiz ağır işleri erkeğe yüklemiştir. Feministler, evde son sözü erkeğin söylemesine karşı çıkıyorlar. Karar merciinde olmayan bir kimse bütün işleri nasıl yapacak, davul başkasının boynunda, tokmak başkasının elinde olursa bu kadar ciddi ve sorumluluk isteyen işler aksamadan nasıl yürüyecek! Bu durumda, eğer birine köle denilecekse -geçimde, idarede- sorumluluğu olmayan kadın mı, yoksa aile fertlerine, kanunlara ve en önemlisi de Allaha karşı sorumlu olan, ailenin her şeyinden hesap sorulacak olan erkeğe mi köle demek lazım, buna siz karar verin!