Batı'da sosyal problemler her gün daha da artmakta; önüne geçilemez hale gelmektedir. Biz de, Batı'yı taklid ettiğimiz oranda bundan nasibimizi almaktayız. Batılı ilim adamları, bu sıkıntıların, problemlerin sebepleri üzerinde geceli gündüzlü çalışmaktadırlar. Bununla ilgili makaleler, kitaplar yazmaktadırlar. Bunlardan biri olan Dr. Benjamin Spock, "Çocuklarımız İçin Daha İyi Bir Dünya" kitabında, günümüz sosyal problemlerinin sebeplerini şöyle izah ediyor: "1-Semavi dinlere göre insan şerefli bir varlık olarak yaratılmıştır. Fakat son iki asırdır okullarda okutulan (Özellikle biyoloji, antropoloji, psikolojideki) maneviyattan uzak pozitivist, maddeci, inkârcı bilgiler Allah'a olan inancı temelinden sarstı. İnsanlık için münasip görülen daha aşağı mevkiin yavaş yavaş kabulü derin ve eziyet verici sonuçlar doğurdu, manevi inancımız boşaltıldı; fakat öyle yavaş boşaltıldı ki, çoğumuz nasıl, ne zaman olup bittiğini fark edemedik. 2-Biyoloji, antropoloji ve psikoloji insan varlığını anlamak için değerli ilimlerdir, fakat her biri insanlığı daha ziyade mekanik bir bakışla ve sınırlı olarak tanır. Onlar 'bir bütün olarak insan'ı, özellikle de bizi hayvanlardan ayırt eden, adına 'ruh' dediğimiz manevî halleri, idealizmi hesaba katmazlar. Bu ihmal birçok insanı müstehzi, aşağı bir sonuca götürür. Derler ki, yüksek idealler, gayeler için uğraşmayı bırakalım, bulunduğumuz bu alt tabakada, hayvanî tabiatımızla baş başa zevkimize bakalım. 3-Değer ölçülerini reddetmemizin üçüncü sebebi, geçmişe şuursuzca başkaldırı ve düşüncesizce her şeye isyan. İnsanlarımızın önemli bir bölümü, inançlara, ideallere sahip çıkmadıkça toplum dikiş yerlerinden ayrılmaya devam edecek, dikiş tutmayacak." Bu manevi değerlerden uzak eğitim Batı'da aileyi de temelinden sarstı. Californialı psikiyatrist Judith Wallerstein, ana-babası boşanmış 131 çocuk üzerinde onbeş yıl müddetle inceleme yapmış. "Üzerinde, boşanma hadisesinin tesiri kalmayan, uyumlu, normal bir yetişkin haline gelen bir tek çocuk görmedik." diyor. Hepsi bunalımlı, okulda başarısız, içine kapanık, saldırgan... Psikiyatrist Wallerstein devam ediyor: "Boşanma ve kadının erkekle eşit olma arzusunu elde etmesi ile her şeyin hallolacağı sanıldı. Gelinen nokta bunun ne kadar yanlış olduğunu ortaya koydu" Batı'da bugün evliliklerin yarısından çoğu boşanma ile neticeleniyor. 30-40 sene önce böyle değildi. Peki bu geçimsizliğe sebep ne? Wallerstein bunu şöyle izah ediyor: "O zamanlar ailede roller net bir şekilde paylaşılmış, benimsenmişti. Erkek ekmeği getiren, kadın onu pişirendi. Halbuki bugün böyle değildir. Bugün roller karışmıştır. Sahnedeki rol karışıklığı oyunun düzensizliğine ve bozulmasına yol açmaktadır. Bugün aile hayatındaki sarsıntı sahnedeki iki esas oyuncu arasındaki çekişmeden, rol kavgasından kaynaklanmaktadır. Rol değişikliği isteyen kadın olduğuna göre bu işte en çok kadının kârlı çıkması beklenirken tam tersi oldu. Ekmek getirme sorumluluğunu paylaşacak birini buldukları için erkekler, bu rol değişikliğinden kârlı çıktı! Yani kadınlar zararda. En büyük zarar gören ise, aile sıcaklığından eğitiminden uzak kalarak ruhi dengeleri bozulan çocuklar. " Batılı uzmanların ortak görüşü: Ruhi sağlıklarını koruyamadığımız çocuklardan, bir gün, toplum olarak kendimizi korumak zorunda kalacağız. Aynı manevi hastalık bizde de hızlı bir şekilde yayılmaktadır. Çocuklarımıza dinimiz İslamiyeti, sıcak aile hayatını yaşatmazsak aynı neticeler ile karşı karşıya gelmemiz kaçınılmaz olacaktır. > Tel: 0 212 - 454 38 21 Faks: 0 212 - 454 38 29