D ün, İSAV (İslami Araştırmalar Vakfı) Başkarı Prof. Dr. Ali Özek beyin tercüme ettiği ve bu vakfın düzenlediği "Tarihte ve Günümüzde Ehli Sünnet" toplantısında ücretsiz dağıtılan Ömer Nesefi'nin Akaidi Nesefi risalesinden bahsetmiştim. Bugün, Ehli Sünnetin esaslarını bildiren bu risalenin özetini sizlere sunmak istiyorum: "Allahü teâlâ birdir, kadîm olan Zatı ile vardır. Ondan başka her şey, Onun var etmesi ile var olmuştur. Sonunda yine yok olacaklardır. Felsefeciler bu gerçeklere karşıdırlar. Akıl, ilmin bir sebebi ve vasıtasıdır. İlham, bir şeyin doğru olduğunu bilmeye yeterli sebep ve vasıta değildir. Allahü teâlâ yarattıklarına benzemez. O, mekandan münezzehtir. Allahü teâlânın, zâtı ile kâim ezeli sıfatları vardır. O, kendisine has ezeli bir kelam ile söyleyicidir O'nun kelamı harf ve ses cinsinden değildir. Allahü teâlâ ahirette görülecektir. Kur'an-ı kerimde "O günde nice parlak gözler Rab'lerine nazar edecekler" buyurulur. (Kıyame, 22, 23). Hadis-i şerifte ise "Siz on dördünde ayı gördüğünüz gibi Rabbinizi mutlaka göreceksiniz" buyurulmuştur. Bu görme, mekandan, cihetten, ışıktan, mesafeden münezzeh olarak vuku' bulacaktır. Küfür, iman, tâ'at ve isyan gibi kuldan sâdır olan fiilleri yaratan Allahü teâlâdır. Kulun kendi ihtiyarında olan fiillere karşılık olmak üzere mükafat alırlar veya cezalandırılırlar. Kula, takatinin dışından olan şeyler yüklenmez. Helal veya haram, herkes kendi rızkını tüketir. Kâfirler ve bazı asi mü'minler için kabir azabının varlığı haktır. Allahın bildiği ve irade ettiği şekilde kabirde ehl-i tâ'at için nimetlerin bulunduğu, yine kabirde Münker ve Nekir melekleri tarafından ölüye sorular sorulacağı peygamberden bize aktarılan delillerle sabittir. Ba's yani öldükten sonra yeniden dirilmek haktır. Amellerin tartılacağı terazi, Havz-ı kevser, Sırat köprüsü, Cennet ve Cehennem haktır. Cennet ve Cehennemin ne kendileri, ne de onların içinde bulunanlar yok olmayacaklar, ebedi kalacaklardır. Büyük günah mü'min olan kimseyi imandan çıkarmadığı gibi küfre de sokmaz.. Büyük günah işleyenlere peygamberlerin şefaat edebilecekleri nakli delillerle sabittir. İslâm'ın yasak ettiği bir şeyi helal saymak küfürdür. İmanda azlık çokluk olmaz. Peygamberlerin ilki Hazret-i Âdem, sonu Hazret-i Muhammed aleyhisselâmdır. Melekler, Allah'ın kullarıdır. Onun emriyle hareket ederler. Meleklerde erkeklik ve dişilik yoktur. Allahü teâlânın peygamberlerine indirdiği kitapları vardır. Allah; emirlerini, yasaklarını, vaadlerini, uyarılarını bu kitaplarda bildirmiştir. Mirac haktır, uyanık iken vuku bulmuştur. Evliyânın kerametleri haktır. Bu gibi fevkalâde haller peygamberde görülürse mucize, diğer insanlarda görülürse keramet adını alır. Peygamberimizden sonra insanların en üstünü Hz.Ebû Bekir Siddîk, sonra Hz. Ömer el-Fâruk, sonra Hz. Osman Zinnûreyn, sonra Hz. Ali Mürtezâ'dır. Halifelikleri de bu sıraya göre gerçekleşmiştir. Eshabı kiramın hepsi sadece hayırla yâd edilir. Hiçbir veli, peygamber derecesine eremez. Hiçbir kuldan teklif ve sorumluluk sakıt olmaz. İslâmın getirdiği haramları helal saymak, İslâm ile alay etmek küfürdür. Allahtan ümit kesmek küfürdür. Allah'ın azabından kurtulacağını düşünmek küfürdür. Kâhinlerin söylediklerini doğrulamak küfürdür. Dirilerin ölüler için yaptıkları dualar ve hayırlar kabul edilir. Allahü teâlâ duaları kabul eder ve ihtiyaçları giderir. Deccal'ın çıkması, Dâbbetü'l-arz, Ye'cüc ve Me'cüc'ün zuhuru, Hazret-i İsa'nın gökten yere inmesi, güneşin batıdan doğması gibi peygamberin haber vediği kıyamet alametleri haktır..."