Hazreti Osman-ı Zinnûreyn'den sonra üstünlük sırası Hazreti Ali'dedir. Hilâfeti, ümmetin icmâ'ı ile sâbittir. Resûlullah, kızı Hz. Fâtıma'yı ona nikâh etmiştir. Daha önceleri de putlara saygı göstermediği için, "kerremallahü vecheh" lakâbı verilmiştir. Allahın, kerîm, şerefli, mübârek kıldığı yüz, ma'nâsındadır. Hz. Ali buyurdu ki: Ben, Resûlullah efendimizden işittim, şöyle buyurdu: "Akıllı insana yaraşan; geçim husûslarının, âhireti ilgilendiren hâllerin ve aîlevî meselelerin dışında, konuşmamaktır. Aklı başında olana yaraşan, hâline bakmak, dilini ve karnını faydasız şeylerden ve harâmdan korumaktır." Hz. Ali bir kalabalığı eğlence içinde görüp, böyle eğlenip neşelenmelerinin sebebini sorduğunda, onlar dediler ki: - Bugün bayramımızdır. Bunun üzerine Hazret-i Ali de buyurdu ki: - Günâh işlemediğimiz günler de bizim bayramımızdır. Hz. Ali buyurdu ki: - Amellerin en fazîletlisi, iyiliği emredip kötülükten vazgeçirmek ve kâfiri, günâh işleyeni sevmemektir. Kim ki iyiliği emrederse, mü'minin sırtını muhkemleştirmiş, sağlamlaştırmış olur. Kim de kötülüğü men eder ve ondan vazgeçirirse, münâfığın burnunu yere sürtmüş olur. Hz. Ali Hendek Savaşında, bir düşman askerini altedip, yere yatırdı. Kılıcını çekti. Tam vuracağı zaman, düşman askeri Hz. Ali'nin yüzüne tükürdü. Hz. Ali kılıcını kınına koydu. Onunla savaşmaktan vazgeçti. Ölümünü bekleyen kimse, bu işten bir şey anlamadı. Hayretle kendisine sordu: - Kılıcını çekmiştin. Beni öldürmene hiçbir engel yokken neden vazgeçtin? Öfken birden yatıştı. Hz. Ali şöyle cevap verdi: - Ben kılıcımı Allah için vuruyordum. Ben Allahın arslanıyım. Nefsin esîri değilim. Şahsıma karşı yaptığın hareketten sonra seni öldürseydim, nefsim için öldürmüş olabilirdim. Hâlbuki her yaptığımı Allah için yapmam lâzımdır.