Akıllı kimse gafil kimse

A -
A +

Dün, ölümden korkanların ömür boyu çektiği ıstıraptan bahsetmiştim. Gerçekten, bazıları ölüm lafını bile duyunca tüyleri ürperiyor. Birisi, odalarından biri mezarlığa bakıyor diye evinden taşınmıştı. Peki, ölümden kimler niçin korkar bugün de bundan bahsetmek istiyorum. Ölümden korkanların birincisi, ahiret hayatına inanmayanlardır. İkincisi inansa bile, dünyadan hiç ayrılmayacakmışcasına, dünyaya ve dünyalıklara dünya nimetlerine bağlananlardır. İnsanın çok sevdiği, aşk derecesinde bağlandığı şeylerden ayrılması zordur. Bunlar, ahiret için bir hazırlık, bir yatırım yapmadıklarından ölümden korkuyorlar. Bir islam büyüğüne, bu tür insanların niçin ölümden korktukları sorulduğunda şöyle cevap verir: "Bunlar, dünyalarını mamur, ahiretlerini harap ettikleri için ölümden korkuyorlar. Mamur bir yerden harap bir yere gitmeyi kim ister?" Herşeyin bir yaratılış gayesi vardır. Dünya ahiret içindir. Bunu bilen, buna göre hareket eden her zaman huzur içinde olur. Dünya hayatının geçici olduğunu herkes bilir. Fakat buna göre hareket eden, yaşayan azdır. İnsanoğlu genelde burada gaflete düşer. Aklını kullanmaz. Peygamber efendimiz, "Akıllı kimse, kendisini hesaba çekip ölüm için hazırlanan kimsedir" buyuruyor. Bir şey için hazırlanmak, onu sık sık hatırlamakla olur. Hatırlamak ise, hatırlatıcı şeylere bakmakla, onları yapmakla mümkündür. Genel olarak bütün insanlar ölümden gafildir. Bir âyet-i kerimede, "Hesap görme zamanı yaklaşmasına rağmen, insanlar gaflet içinde, bundan yüz çeviriyorlar" buyuruluyor. (Enbiya 1) Gaflete düşüp, dünyanın faydasız zevklerine aldanan, ölümden habersiz yaşar. Yanında ölümden bahsedilince, nefret eder. Peygamber efendimiz, "Kim ölümden nefret ederse, Allah da ondan nefret eder" buyuruyor. İslam büyükleri, bir şeyin olacağı muhakkak ise, onu olmuş bilmek lazım, buyurmuşlardır. Ölüm muhakkak olduğuna göre, ondan korkmanın, kaçmanın bir faydası yoktur. Akıllı insanın yapacağı, ölümü sık sık hatırlayıp ona hazır olmaktır. Böyle yapan, ölümü ana ana dünyanın kirli işlerinden uzaklaşmaya başlar. Bir zat, bir kimseden bahsederek onu çok övdü. Orada bulunan Peygamber efendimiz, "O kimsenin ölümü hatırlaması nasıldır?" buyurdu. O zat da, "Ölümü hatırladığını hiç duymadım" dedi. "O halde onun bir değeri yoktur" buyurdu. Demek ki değerli olmak, ölümü hatırlamakla da anlaşılıyor. Ölümü hatırlamak, ölüme hazırlanmakla olur. Gaflet, ölümü unutmaya, insanın içinde bulunduğu nimetler sebebiyle dünyaya bağlanmaya sebep olmaktadır. Muhammed aleyhisselam peygamber olarak gönderildiği zaman, şeytanlar İblisin başında toplanarak, üzüntülerini bildirdiler. Bundan sonra işimiz zor, insanları nasıl kandıracağız dediler. Bunun üzerine İblis onlara sordu, "Bunlar dünyayı severler mi?" "Evet, dünyayı severler" dediler. İblis, "Öyleyse üzülecek birşey yok. Onlara birçok haksız kazanç sağlatırız. Lüzumsuz masraf yaptırırız ve lüzumlu yere para harcatmayız. Zaten her kötülük bu üç şeyden meydana gelir." dedi. Para, mal, mülk tarih boyunca insanlığa büyük zarar vermiştir. Çünkü, para çok tehlikeli, tesirli bir silahtır. İyi yönde yani, dinini imanını muhafazada, hayır hasenatta, insanlara iyilikte kullanıldığında ne kadar faydalı olmuş ise, kötü yönde, zevk safada, fuhuşta, zulümde kullanıldığında da o kadar zararlı olmuştur. Genelde bu silah hep kötü yönde kullanılmıştır. Bunun için, geçmişe baktığımızda, insanların refahının, zenginliklerinin artmasıyla, dinden, maneviyattan hızla uzaklaştıklarını görüyoruz. Burada ters bir orantı görünüyor. Dünyanın zararından kurtulmanın yolu, yaratılışına uygun kullanmaktan geçiyor. Çünkü, dünya bir binektir. Binebilirsen seni taşır, binemezsen o sana yüklenir ve seni öldürür. Dünyada herkes misafirdir. Yanındaki şeyler emanettir. Misafirin gitmekten, emanetin ise geri alınmaktan başka çaresi yoktur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.