Hazret-i Ebu Bekir'in her sözü, dinleyenin ve okuyanın kalbine tesir etmektedir. Buyurdu ki: "Takva akıllıca yapılan işlerin en güzelidir. Hakka âsî olmak ahmakça yapılan işlerin en çirkinidir. Verilen emâneti yerine getirmek en üstün doğruluktur. Hiyânet olarak da, en önde yalandır." Bir defasında bilmeden şüpheli bir şey yiyip hemen anlayınca zorla istifra edip, midesini boşalttı ve sonra şöyle dua etti: "Allahım, bilmeden yaptım. Çıkarabildiğim kadarını çıkardım. Beni bundan ve damarlarımda kalanlardan sorguya çekme!" Birine nasihat veriyordu. Sonunda şöyle buyurdu: "Ey kardeşim, sana yaptığım tavsiyeyi aklında tut ve kaybolmamasına dikkat et! Ölümü özüne sevdir. Nasıl olsa gelecek." Çok kerre dilini parmağıyla tutar ve: "Başıma gelen her şey bunun yüzündendir" derdi. Binekte iken devesinin yuları düşse, verin demez, deveyi çöktürür kendisi alırdı. Sebebini sordular, "Resûlullah bana, insanlardan bir şey isteme diye emretti" buyurdu. Ordu kumandanlarını bir yere gönderdiği zaman, onlara: "Kadınları öldürmeyiniz, çocuklara dokunmayınız, ihtiyarlara dokunmayın, meyveli ağacı kesmeyiniz, mamur yerleri tahrip etmeyiniz, haddi tecâvüz etmeyiniz, korkmayınız ve gıdadan başka bir maksatla koyun ve deve kesmeyiniz ve manastırlarına çekilmiş insanlara zarar vermeyiniz" diye emirler ve nasihatler verdi. Bir hutbesinde buyurdu ki: "Ey insanlar, Allahtan af ve afiyet isteyiniz. Çünkü mümine, İslâm'dan sonra af ve afiyetten daha hayırlı bir şey verilmemiştir." "Allah sevgisini hâlis olarak tadanı, bu sevgi; dünyayı istemekten alıkoyar ve bütün insanlardan uzaklaştırır." "Ömrünü faydasız, boş şeylerle geçiren, tarlaya tohum ekme vaktini kaçırmış olur. Vaktinde tohum ekmeyen ise, hasat zamanında pişman olur." "Ne söyleyeceğine ve ne zaman söyleyeceğine dikkat et!" "Müslümanlardan hiçbiri, diğerini hakir görmesin! Zira Müslümanların küçüğü, Allah yanında büyüktür." "Allahü teâlâdan, kendisini, kıyamet gününde cehennem ateşinden korumasını isteyen bir kimse, müminlere karşı çok merhametli ve ince kalbli davransın!"