Ehli sünnet âlimlerinin hakkını yerine getirmek, Sahâbe ve Ehl-i beytin hakkı gibi olup Allahü teâlânın ve Resûlünü "sallallahü aleyhi ve sellem" hakkını yerine getirmeye dâhildir. Bunlar Peygamber vârisleri ve dînin taşıyıcılarıdır. Resûlullah, "Âlimler Peygamberlerin vârisleridir" ve "Peygamberler dînâr ve dirhem [altın, gümüş] mîrâs bırakmazlar, ancak ilim mîrâsı bırakırlar" buyurmuşlardır. Hadîs-i şerîfte Peygamber efendimiz, "Âlimin abid üzerine üstünlüğü, benim sizin en aşağınızın üzerine üstünlüğüm gibidir" buyurdu ve sonra Fâtır sûresindeki, "Allahtan ancak âlim kulları korkar" âyet kerîmesini okudu. Bir hadîs-i şerîfte "Ben ancak size muallim [öğretici] olarak gönderildim" buyuruldu. Yine bir hadîs-i şerîfte "Allah en cömerddir. Ben insanoğlunun en cömerdiyim. Benden sonra insanların en cömerdi, ilm sâhibi bir kimsedir ki, ilmini yayar. Kıyâmet gününe o tek bir ümmet olarak gelir" buyurulmuştur. Bu hadîs-i şerîfdeki ilim yayan kimse, Peygamber olmamasına rağmen, talebeleri onun ümmeti gibi olacaktır. Yine Zehebî'nin İmrân bin Hüseyin'den rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte Resûlullah efendimiz, "Kıyâmet günü âlimlerin mürekkebi ile şehidlerin kanı tartılacak, âlimlerin mürekkebi şehidlerin kanına gâlib gelecektir" buyurmuştur. Âlimlere ve evliyâya itâat, Allahü teâlâya ve Resûlüne itâattir. Onlara muhabbet de aynı şekildedir... Yine Resûlullah efendimiz, "Allah bize doğru yolu göstermeseydi, biz bulamazdık, zekât vermez ve namaz kılmazdık" buyurmuştur. Bunlarla dostluk ve düşmanlık, Allahü teâlâya dostluk ve düşmanlık gibidir. Nitekim Buhârî'nin Ebû Hüreyre'den "radıyallahü anh" rivâyet ettiği hadîs-i kudsîde "Benim velî kullarıma kim düşmanlık ederse, benimle harbe girmiş olduğunu bilsin" buyurmuştur. Bir hadîs-i kudsîde de, "Evliyâm öyle kullardır ki, benim zikrimle onlar hatırlanırlar, onların zikriyle (hatırlanmasıyla) ben hatırlanırım" buyurulmuştur. > Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr