Alış verişte fakirler sevindirilmeli

A -
A +

Alış verişte, fakirlerin malını fazla para ile almalı, onları sevindirmelidir. Meselâ, muhtaç kimselerin mallarına, çocukların sattığı meyvelere çok para vermelidir. Bu sûretle çalışanlara yardım etmek, sadaka vermekten daha sevapdır. Böyle yapanlar, Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" duâsına kavuşur. Çünkü, "Alış verişte kolaylık gösterenlere, Allahü teâlâ merhamet eylesin!" diye duâ buyurmuştur. Fakat, zenginden mal alırken aldanmak sevap değildir ve iyi değildir. Malı zâyi etmektir. Pazarlık edip, ucuz almak lâzımdır. İmâm-ı Hasan ve Hüseyin "radıyallahü anhümâ", her aldıklarında pazarlık eder, ucuz almağa uğraşırlardı. Kendilerine: Bir günde binlerle dirhem sadaka veriyorsunuz da, birşey satın alırken niçin uzun pazarlık ederek yoruluyorsunuz? dediklerinde, "Verdiklerimizi Allah rızâsı için veriyoruz. Ne kadar çok versek yine azdır. Fakat, alış verişte aldanmak, aklın ve malın noksan olmasıdır" buyururlardı. Resûlullah efendimiz buyurdu ki, "Alış verişte kolaylık gösterenlere, Allahü teâlâ, her işinde kolaylık gösterir." İhsânın en büyüğü, en kıymetlisi, fakirlere veresiye vermektir. Parası, malı olmıyanın borcunu uzatmak, zâten vâcibdir. İhsân değil, adalet ve vazîfedir. Fakat, malı olup da, zarar ile satmadıkça veya muhtaç olduğu birşeyi satmadıkça, ödiyemiyecek bir halde olanların ödemesine zaman vermek ihsândır ve büyük sadakadır. Resûlullah buyurdu ki: "Kıyâmette bir kimseyi hesâba çekerler ki, çok günah işlemiş, hiç iyilik yapmamış. 'Sen dünyada hiç iyilik yapmadın mı?' derler. 'Hayır, yalnız çırağıma derdim ki; 'Fakir olan borçluları sıkıştırma! Ne zaman ellerine geçerse, o zaman vermelerini söyle. İstediklerini yine ver. Boş çevirme!' Allahü teâlâ buyurur ki: "Ey kulum! Bugün sen fakir, muhtaçsın! Sen dünyada benim kullarıma acıdığın gibi, bugün de biz sana acırız". Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Bir Müslümana, Allah rızâsı için ödünç veren kimseye, her gün için sadaka sevabı verilir. Fakirden, alacağını çabuk istemiyene, her gün için malın hepsini sadaka vermiş gibi sevap verilir". Büyüklerimizden öyle kimseler vardı ki, borcun getirilmesini arzû etmezdi. Her gün, o malı sadaka vermiş gibi sevap kazanmağı tercîh ederlerdi. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Sadaka verilen her dirhem için on sevap, ödünç verilen her dirhem için ise, onsekiz sevap vardır. Çünkü, borc, ihtiyacı olana verilir. Sadaka belki, ihtiyacı olmayanın eline düşebilir."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.