Bir kimse, alış verişinde yalan söylerse, Allahü teâlânın rahmetinden mahrûm kalır. Peygamberimiz "aleyhisselâm" buyurdu ki: "Kıyamet günü Allahü teâlâ hazretleri üç kısım insanlara rahmet nazarı ile bakmaz: 1- Alış verişinde yalan söyleyerek fâhiş fiyatla mal satana. 2- Gelişigüzel her şeye yemîn edene. 3- Kendisinde su olduğu hâlde, başkasına vermeyene." Susuz olana su vermeyen insanlara kıyâmet günü, Allahü teâlâ buyuracak ki; "Siz benim suyumu kullarımdan esirgediniz. Ben de şimdi, sizden rahmetimi uzak eyledim." Bir şeyi satın alan pişmân olup geri getirse, o malı geri almalıdır. Zîrâ, geri almaktan ziyân olmaz. Allahü teâlâ bereketini ihsân buyurur, on mislini verir. Alış verişte yanlış ve hîleli iş yapanlar hakkında, Allahü teâlâ, "Mütaffifîn sûresinde" meâlen, "Alıp satarken noksan ölçenlere şiddetli azâb vardır" buyurdu. Peygamberimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki, "Bir kişi geldi, Lokman hakîm hazretlerine sordu: "Yâ Lokman! Sen bu mertebeye nasıl eriştin?" Lokman hazretleri buyurdu ki: Ben bu mertebeye üç şeyle erişdim: 1- Emâneti yerine vermekle, 2- Doğru söylemekle. 3- Mâlâyanîyi, yanî faydasız sözü terk etmekle." Mü'mînûn sûresinin sekizinci âyetinde meâlen, "Emânetleri güzelce kullanıp, yerli yerine îfâ edeni, korktuğundan emîn kılıp, Cennetime koyarım" buyuruldu. Kitaplarda, Allahü teâlânın rahmetine kavuşturacak duâlar, iyi işler yazılıdır. Bunlar övülmekte, yapılmaları teşvîk edilmektedir. Unutmamalı ki, Âhırette Allahü teâlânın rahmetine kavuşabilmek için, iman ile ölmek lâzımdır. Kur'ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde açık bildirilenlere uygun imanı olmıyan ve haramlardan sakınmağa ve islâmın beş şartını yapmağa ehemmiyet vermiyen kimse rahmete kavuşamaz. Ehl-i sünnet i'tikâdında olmıyana (Bid'at ehli) denir. Bunun yaptığı ibâdetleri sahîh olup da, borçtan, azâbından kurtulur ise de, va'd edilmiş olan sevâblarına kavuşamaz. Âhırette, dünyada yapmış olduğu iyiliklerin, hayrât ve hasenâtının karşılığına kavuşamıyacaktır. Dünyadaki iyiliklerinin karşılıklarına kavuşmak istiyenin, hemen tövbe etmesi, imanını düzeltmesi lâzımdır.