Sevgili Peygamberimiz, Allahü teâlânın emri ile Mekke-i mükerremeden Hicret etmek dilediği zaman, gece ile beraber yola çıktılar. Hazreti Sıddîk o Resûl-i Rabbil âlemîn hazretlerini sakınıp; kâh ardına, kâh önüne, kâh sağına ve kâh soluna geçer ve kâh, mubârek ayağı parmakları üzerine basardı. Düşmanlar izlemesin diye. Bu esnada Sevgili Peygamberimiz buyurdular ki: "Yâ Ebâ Bekr! Ne ıstırâb çekersin. Kendi nefsin için mi korkarsın?" Cevap verdi ki: "Yâ Resûlallah! Mubârek bedeninin bir kılına zarar gelir diye, korkarım ki, benim gibi binlerce kimsenin başı düşse yeridir. Sen din sarayının mimârısın." Resûlullah Efendimiz, "Üzülme, Allahü teâlâ bizimledir!"buyurdu. Mağaraya geldiler. Hazreti Ebû Bekir dedi ki: "Yâ Resûlallah! Bir miktar bekleyin. O mağaraya ben gireyim. Yılan, akrep cinsinden nesne var mı bakayım!" Resûlullah Efendimiz izin verdi. Mağara içine girince, ne kadar mahlûkat var ise, târûmâr olup, her biri deliğine girdi. Hazreti Ebû Bekir sırtından mübârek gömleğini çıkarıp, parça parça edip, o deliklerin tamamını tıkadı. O deliklerden biri açık kaldı. Ona parça yetişmedi. O deliğe de, ayağının tabanını iyice tıkadı. O büyük sultâna, "içeri buyurun" diye hitap etti. İki cihân serveri de, Besmele söyleyerek, mağara içine girdi. Sabaha kadar orada kaldılar. Sabah oldu. Hazreti Ebû Bekir'in gömleğini arkasında göremeyince, sebebini sordular. Hazreti Ebû Bekr-i Sıddîk, "Yâ Resûlallah! Yolunda, gömleğimi yırtıp, akrep ve yılan deliklerini tıkayıp, şerlerini def ettim; deyince, Resûl-i ekrem Efendimiz, "Allahım! Ebû Bekir'i, kıyâmet günü, benim derecemde, benimle berâber bulundur!" buyurdu. Fahr-i âlem Efendimiz buyurmuşlardır ki: "Mi'râc gecesi, kardeşim Cebrâîl'e sual ettim ki, kıyâmet gününde, ümmetimin cümlesine sual olunur mu?" Cevap verdi ki; "Ey Allahü tealanın Habibi! Ümmetinin cümlesine hesâb vardır. Lâkin, Ebû Bekir'e yoktur. Ona kıyâmet gününde yürü sen hesapsız Cennet'e var; denilir. O ise, dünyada beni sevenler, benimle berâber Cennet'e girmeyince, ben Cennet'e girmem, der." Bir gün Resûlullah buyurdu ki: "Ebû Bekir'in îmânı diğer mü'minlerin îmânı ile ölçülse, Ebû Bekir'in îmânı ağır gelir." Bir rivâyette buyurmuştur ki: "Rüyamda gördüm ki, kıyâmet kopmuş. Mahşerde terâzî kurulmuş. Bütün mü'minlerin îmânı tartıldı. Ebû Bekir'in îmânı cümle ümmetin îmânından ağır geldi."