İmâm-ı Begavî buyuruyor ki: Allahü teâlâ, Resûlullah Efendimiz ve Çihâr yâr-i güzînin (Dört büyük halifenin) vasıfları hakkında mutî' olan mü'minlere müjde verip, buyuruyor ki: "Her kim ki mutî' olur, Allahü teâlâya ve Resûlullah Efendimize. O mutî' olanlar ol kimselerdir ki, Allahü teâlâ onları ni'metlendirmiştir!" [Nisâ sûresi 69.cu âyet-i kerîmesi.] "Nebîlerden", Resûl-i ekrem Efendimiz, "Sıddîklardan", mübâlega ile sâdık olanlardan, Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleri, "Şehîdlerden", Ömer-ül Fârûk, "Sâlihlerden", Hazreti Osmân, "Onlar ne güzel refîktir" buyurulması ile Ali bin Ebî Tâlib kasdedilmektedir. Meâl-i şerîfi "Bu fadl Allahdandır" olan Nisâ sûresi 70'inci âyet-i kerîmesi ile Ehl-i sünnetin kalbindeki Habîbullahın ve Çihâr yâr-i güzînin ve eshâbının sevgisi, Allahü teâlâdan olduğunu bildirmekdedir. Allahü teâlâ, Mâide sûresi 55'inci âyetinde meâlen, "Sizin velîniz ancak Allahü teâlâ ve Resûlüdür..." buyuruyor. Ya'ni, mü'minlerin velîsi, Allahü teâlâdan sonra Muhammed Efendimizdir. "Îmân eden kimselerdir"; buyurulmakla, Ebû Bekr-i Sıddîk kasdedilmektedir. "Namazlarını kılarlar"; buyurulmakla, Ömer-ül Fârûk kasdedilmektedir. "Zekâtlarını verirler" buyurulmakla, Osmân bin Affân kasdedilmektedir. "Rükû'da sadaka verirler" buyurulmakla, Hazreti Ali kasdedilmektedir. Müfessirler buyurmuşlardır ki; bir dilenci mescide gelip, bir şey istedi. O sırada Hazreti Ali o mescidde namazda olup, rükû'a varmış idi. Rükû' içinde yüzüğünü işâret edip daha sonra çıkarıp, o dilenciye verdi. [Mâide sûresi 56'ncı âyetinde meâlen] "Kim Allahü teâlâyı, Resûlünü ve mü'minleri dost edinirse, bilsin ki, şüphesiz Allahü teâlâdan yana olanlar üstün gelirler" buyuruldu. Allahü teâlânın Resûlünü ve mü'minleri velî edinenler, Eshâb-ı güzînin düşmanları üzerine gâlib gelirler. Tövbe sûresi 71'inci âyet-i kerîmesinde meâlen, "Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, onlar ba'zıları ba'zılarının velîleridir. Ma'rûf ile emir ederler. Ya'ni nusret ile ve himmet ile ve hayrât ile. Ve münkerden nehy ederler" buyurulması, Hazreti Ebû Bekr-i Sıddîk içindir. "Namazlarını kılarlar" buyurulması, Ömer-ül Fârûk içindir. "Zekâtlarını verirler" buyurulması, Hazreti Osmân içindir. "Allaha ve Resûlüne itâ'at ederler" buyurulması, Hazreti Ali içindir.