"Allah tevazuyu emretti"

A -
A +

Peygamber efendimiz tevazuda da itidal üzereydi. Tevazu, alçak gönüllü olmak, Hakka boyun eğmek, Hakkı kabul etmek demektir. Diğer huylarda olduğu gibi, tevazuun da, aşırılık ve kıtlık tarafları ile itidal derecesi vardır. Tevazunun, azlığına, tekebbür, büyüklenmek, aşırılığına zillet, itidal ve orta derecesine tevazu denir. Tevazuun makbul olanı, yaltaklanma derekesine düşürülmeyenidir. Çünkü, her şeyin iki tarafı: aşırılığı ve kıtlığı, yerilmiştir. Her şeyin, yüce Allaha makbul olanı, orta derecesidir. Emsalinin önüne geçen kişi, mütekebbirdir. Emsalinin gerisinde kalan kişi ise, mütevazıdır. Yani, bir şeyi, layık ve müstahak bulunduğu derecenin aşağısına koyandır. Allah katında makbul olan tevazu, itidal üzere olandır. O da, her hak sahibine, hakkını vermektir. İnsana yaraşan, bu çeşit tevazuların, akranlara ve dereceleri, kendilerine yakın bulunanlara gösterilmesidir. Ama, halka karşı tevazu; nizam ve intizamı sağlamak, konuşmalarda güler yüzlü ve umut verici olmak, sorulara yumuşak cevaplar vermek, davetlere icabet etmek, ihtiyaçları karşılamağa koşmak ve benzeri şekillerde ve bir de, kendisini, onlardan daha hayırlı görmemek ve belki, kendi nefsinin, kendisi için başkalarından daha çok korkunç olabileceğini düşünmekle ve son nefesini ne şekilde vereceğini bilemeyeceğine göre, hiç kimseyi hakir ve küçük görmemekle olur. Tevazu kazanma yolu, kibrin, insandan silinip gitmesi için, gerek akran ve emsale ve gerek onlardan aşağıda bulunanlara karşı, güzel âdetlerde makbul olan tevazu göstermek kolay gelinceye kadar tevazua devam etmektir. İnsanın tevazu göstermesi, kendisine kolay gelmekle beraber, itidal derecesini gözetmek, güç olur, yaltaklanmaktan ve mezelletten hoşlanacak dereceye varırsa, mümine, zillet yaraşmayacağı için, nefsini bir derece yükseltir, Sırat-ı müstakim olan Orta dereceye iade eder. Gerek bu tevazu ahlakında ve gerek sair ahlakta, böyle itidal derecesini kollayabilmek oldukça zordur. Mutlak surette makbul olan, itidal derecesidir ve her şeyi layık oldukları yere koymaktır. Peygamberimiz, tevazu hakkında şöyle buyurdu: "Hiçbir kimse, hiçbir kimseye karşı haksızlık ve azgınlık etmeyinceye ve hiçbir kimse, hiçbir kimseye karşı övünmeğe kalkmayıncaya kadar tevazu göstermenizi, Allah, bana vahy etti."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.