Dört büyük halife ve diğer Eshab-ı kiramın aleyhinde konuşulduğu bir ortamda, hazreti Abdullah bin Zübeyr gelip, yüksekçe bir yere oturdu. Allahü teâlâya hamd ve Resûlüne salât ve selâm getirdi. Sonra Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz Ali'den çok güzel bahsetti. Hz. Osman'ın hilâfetiyle ilgili olarak da şunları söyledi: Hz. Osman bin Affân'ın durumunu bugün benden daha iyi bilen hiç kimse yoktur. Çok güzel hizmetleri olmuştur. Bir merhamet deryası idi. Mısırlıların katledilmesi için emir vermedi. Ben size onun böyle bir emir vermediğine yemîn edebilirim. Allahü teâlâ yemînin kabûl edilmesini emrediyor. Hele Resûlullahın dâmâdı, imâmetteki vekîli, onun sebebiyle ağaç altında Bî'at-ı Rıdvân'ın yapıldığı Hz. Osman'ın böyle bir emir yazmadığına dâir yemîni, elbette kabûl etmek lâzımdır. Ancak hak olan bir şeye yemîn edilir. Resûlullah efendimiz buyuruyor ki: "Kim Allahü teâlâya yemîn ederse, tasdîk edilsin! Yemîn edilen kimse de râzı olsun." Hz. Osman, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer gibi mü'minlerin emîridir. Ben onu sevenin dostu, ona düşman olanın düşmanıyım. Babam ve arkadaşı Hz. Talha, Resûlullah efendimizin iki sahâbîsidir... Hz. Talha'nın Uhud Muhârebesinde parmağı kesilince, Resûlullah efendimiz; "Parmağı Talha'dan önce Cennet'e girdi" ve, "Talha, Cennet'e girmesine vesîle olacak bir iş yaptı" buyurdu. Hz. Ebû Bekir, Uhud Harbinden bahsedilince, "Uhud Harbinin hepsi veya çoğu Talha'ya âittir" buyurdu. Babam Zübeyr bin Avvâm'a gelince, O, Resûlullah efendimizin havârîsidir. Resûlullah efendimiz onu bu sıfatla zikretmişler, Talha ile beraber Cennetlik olduğunu bildirmişlerdir. Nitekim Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen şöyle buyurdu: "Sana, ağaç altında ellerini uzatarak söz verenlerden Allahü teâlâ râzı oldu. Hepsini sevdi." [Feth sûresi: 18] Böyle müjdelere, iltifatlara mazhar olmuş mübarek zatlar hakında ileri geri nasıl konuşursunuz. Ayrıca, onların, Allahü teâlâyı ve Resûlünü üzen bir iş yaptıklarına dair bir haber bize ulaşmadı. Onların hak olarak yaptıklarına gelince, onlar zâten buna lâyıktırlar. Şâyet onlarda bir zelle, sürçme meydana gelmişse, o sürçmeyi, onların Resûlullaha yaptıkları hizmetlerin hürmetine gidermek, Allahü teâlânın affındandır.