Günahtan sonra hemen tövbe etmek farzdır. Tövbeyi geciktirmek de, bu günahı işlemekten daha büyük günahtır. Bu günah, her gün bir misli artar. Bunun için de ayrıca tövbe etmek lâzımdır. Bir günahın tövbesi yapılınca, bunun tövbesini geciktirme günahlarının hepsi affolur. Farzı yapmamanın tövbesi, ancak kaza etmekle sahîh olur. Her günahın affı için, kalb ile tövbe etmek ve dil ile istigfâr etmek ve beden ile kaza etmek lâzımdır. Yüz kere tesbîh etmek, yani "Sübhânallahi ve bi-hamdihi sübhânallahil'azîm" demek ve sadaka vermek ve bir gün oruç tutmak, çok iyi olur. Nûr sûresinin otuzbirinci âyetinde meâlen, "Ey müminler! Allaha tövbe ediniz!" buyuruldu. Tahrîm sûresinde, sekizinci âyet-i kerîmesinde meâlen, "Allaha tövbe-i nasûh yapınız!" buyuruldu. Nasûh kelimesine yirmiüç mana verilmiştir. Bunlardan en meşhûru, pişman olup, dili ile istigfâr etmek ve bir daha işlememeğe karar vermektir. Bekara sûresinde ikiyüzyirmiikinci âyetinde meâlen, "Allahü teâlâ, tövbe edenleri sever" buyuruldu. Hadîs-i şerifte, "En iyiniz, günahtan sonra hemen tövbe edeninizdir" buyuruldu. Günahların en büyüğü, küfürdür ve münâfıklıktır ve irtidâttır, dinden çıkmaktır. Müslüman olmamış ve olmayan kimseye, "Kâfir"denir. Müslümanları aldatmak için Müslüman görünen kâfire, "Münâfık" ve "Zındık" denir. Müslüman iken kâfir olan kimseye, irtidât etti denir. İrtidât edene "Mürtet" denir. Bu üçü, kalbinden inanarak hâlis iman ederse, muhakkak Müslüman olur. Erkek veya kadın, bir Müslüman, âlimlerin sözbirliği ile küfüre sebep olacağını bildirdikleri bir sözün veya işin küfre sebep olduğunu bilerek, amden yani tehdîd edilmeden, istekle veya başkalarını güldürmek için söyler, yaparsa, manasını düşünmese dahi, imanı gider. Eğer bunun küfre sebep olduğunu bilmeyip, amden söyler, yaparsa, yine mürtet olur. Çünkü, her Müslümanın, bilmesi lâzım olan şeyleri öğrenmesi farzdır. Bilmemesi özür değil, büyük günahtır. Küfre sebep olan sözü, hatâ ederek yani amden olmayıp, yanılarak veya te'vîlli olarak veya tehdîd edilerek söylerse, mürtet olmaz. Küfre sebep olması, âlimler arasında ihtilâflı olan bir sözü amden söyleyen mürtet olmaz ise de, bunun tövbe ve istigfâr etmesi ve tecdîd-i nikâh yapması ihtiyâtlı olur.