"Allahü teâlâya ısmarladım"

Bir vakit Cebrâîl-i emîn aleyhisselâm, Resûlullah Efendimizin huzurlarına geldi. Dedi ki: Senden sonra ümmetin üzerine Ebû Bekir halife olacaktır. Allahü teâlâ de Mi'râc gecesi vâsıtasız olarak, harfsiz ve sessiz olarak Resûlullah Efendimize buyurmuştu ki: "Senden sonra ümmetin üzerine İslam halifesi ve hak üzere halife Ebû Bekir olacaktır." O Ebû Bekir'in halifeliği senin emrinle olmadı. Sonunda Alî'nin halifeliği de senin emrinle olmadı. Allahü teâlânın emri ile ve mü'minlerin seçmesi ile olmuştur. Eğer bunu yakîn üzerine bilmek istersen, Huzeyfe bin Yemân'ın rivâyet buyurduğu haberi dinle. Rivâyet eder ki; Sahâbe-i güzîn "Yâ Resûlallah! Bizim gönüllerimiz onun sebebi ile emîn olması ve muhâliflerin, düşmanların dedi-kodularının kesilmesi için, kendi ihtiyârın ile bizim üzerimize bir halife ta'yîn buyurur musun!" dediler. Resûlullah cevâbında buyurdular ki: "Eğer sizin üzerinize benden sonra kendi emrim ile halife tayîn etsem, sonra siz ona âsî olsanız, üzerinize azâb nâzil olur. Ben kendi murâdım ile ümmetimin başına halife tayîn etmeyi uygun bulmam ki, Mûsâ-i kelîm aleyhisselâm Hârûn aleyhisselâmı kendi ihtiyârı ile, kırk gün kavmi üzerine halife tayîn etti. Geri döndüğünde gördü ki, sekiz bin âdem buzağıya tapıp, kâfir oldular, dinden çıktılar. Ben de eğer ümmetim üzerine kendi reyim ile halife ta'yîn etsem, bilirim ki, kıyâmette hiçbir kimseyi, doğru din üzerine, Kitap ve Sünnet ahdi üzerine geri bulmam. Lâkin, ben bir iş işlerim ki, Allahü teâlâyı ümmetim üzerine halife kılarım. "Vallahü halifeti aleyküm." Ben ümmetimi Allahü teâlâya ısmarladım. Allahü teâlâ bilir. O kimi irâde ederse, tarafından ta'yîn buyurur." Allahü teâlâ, kendi tarafından Ebû Bekr-i Sıddîk'ı halife yaptı. Bütün âlem bilir ki, Ebû Bekir, beyanları ile ve nişânlar ile, Resûlullah Efendimizin halifesidir. Lâkin burhân ve fermân ile Allahü teâlânın halifesidir. Bilmiş ol ey civânmert. Sen ki, benim cânım sana fedâ olsun. Âlem halk olunan zamandan, kıyâmete kadar, Resûlullah Efendimiz gibi bir Nebî ne gelmiştir ve ne de gelecektir. Bundan dolayıdır ki, Ebû Bekr-i Sıddîk gibi bir sâdık takvâ sâhibi ne gelmiştir ve ne de gelecektir.