Dün, Vatikan'ın, İslamiyetin yayılmasını önlemek ve Hıristiyanlığı yaymak için dünya çapında başlattığı seferberlikten bahsetmiştim. Bugün bu seferberliğin bir parçası olarak ülkemizde yaptıkları yıkımdan söz etmek istiyorum... Misyonerler ülkemizde her bölge için farklı çalışma yapıyorlar. Mesela, güneydoğuda Kürtçe İncil ile Kürtçe dini kitap ve CD dağıtıyorlar. Hıristiyanlık propagandası içeren Kürtçe filmleri yayınlamaları için yerel televizyonlara büyük paralar teklif ediyorlar. Kendilerine ilgi gösterenlere vize kolaylığı gösteriylorlar, öğrencilere bedava kurs ve okuma imkânı sağlıyorlar. Türkiye için hedefleri; 10 yıl içinde 5 milyon kişiyi Hıristiyanlaştırmak. Hal böyle olunca misyonerlik faaliyetleri, Türkiye'nin millî bütünlüğünü tehdit eder noktaya ulaştı. Kanunî boşlukları iyi kullanan misyonerler, etnik kökenleri kaşıyarak, yeni azınlıklar oluşturma gayretindeler. Emniyet birimlerinin, topladığı istihbarat bilgilerine göre, Türkiye'deki misyoner çalışmaları, Ermeni Toprakları Merkezi, Avrupa Kiliseler Birliği, Ortodoks Kiliseler Birliği ve Dünya Kiliseler Birliği üyesi kişiler tarafından yürütülüyor.Türkiye'deki misyoner faaliyetleri, Karadeniz'de Pontus, güneydoğuda Yezidîlik, Keldanîlik ve Hıristiyan Kürtler, Doğu Anadolu'da Ermenilik, Ege Bölgesi ve İstanbul'da ise "Hıristiyanlığın Eski Toprakları" şifreleri ile gündeme getirilip, etnik kökenler öne çıkarılıyor. İstanbul başta olmak üzere, büyük şehirlerde bazı radyo istasyonlarından Türkçe Hıristiyanlık propagandası yapılıyor. Misyonerler, Marmara Depremi'nin ardından yardım yapma bahanesiyle, bu bölgeyi adeta istila etti. Yardım etme bahanesiyle bölgeyi saran misyonerler, depremzede vatandaşları, maddi yardım karşılığında din değiştirmeye zorladı. Sivil toplum kuruluşu adı altında bölgeye yerleşen misyonerler, Vatikan'a bağlı "Cartias" adlı misyoner örgütle bağlantılı çalışıyorlar. Vatikan ve Batı'daki istihbarat örgütleriyle ortak çalışan"Cartias" örgütünün plânı şöyle açıklandı: "İlk hedefleri, halkın millî devlet bilincini ve millî kimliği yıpratmak. Bunun için para harcamaktan kaçınmıyor, yardım üstüne yardım dağıtıyor ve 'Bak senin devletin yapmadı, ben yapıyorum' diyorlar. İncil dağıtıyorlar, para veriyorlar, kiliseye götürüyorlar." Misyonerlerin yoğun olarak faaliyet yürüttüğü bölgelerin başında Güneydoğu Anadolu Bölgesi geliyor. Bu bölgede Yezidîlik, Keldanîlik ve Hıristiyan Kürtler şifreleri ile faaliyet yürüten misyonerler, her fırsatta Kürtçe'yi kullanıyor. AB'ye uyum amacıyla Kürtçe yayının serbest hale getirilmesini fırsat olarak değerlendiren misyonerler, bölgede yüz binlerce Kürtçe CD, İncil ve Hıristiyanlık ve Kürtçülük propagandası içeren kitap dağıttı. İstihbarat birimlerinin topladığı bilgilere göre, vatandaşlar, para karşılığında Hıristiyanlığı seçmeye yönlendiriliyor. Birçok vaftiz töreninin Fırat Nehri'nde yapıldığını fotoğraflarla belgeleyen yetkililer, bu törenlerde bazı Avrupa ülkelerinin konsolosluk görevlilerinin de hazır bulunduğunu, bu elçilik yetkililerinin Avrupa ülkelerine gitmek için vize almak isteyen vatandaşlara, vaftiz töreni sonrasında kolaylık sağladığını belirtti. Öte yandan misyonerlerin, bölgedeki yerel televizyon kanalları ile radyoları kıskaca aldığı, yerel radyo-tv yöneticilerine, Kürtçe'nin çeşitli lehçeleriyle dublaj yapılmış Hıristiyanlık propagandası içeren görsel ve sesli kaset ve CD'leri yayınlamaların karşılığında önemli paraların teklif edildiği kaydedildi. ATO tarafından hazırlanan raporda da, bu faaliyetlerin "Misyonerlik Haçlı zihniyetinin devamı" olarak gösterilmektedir. Diyaloğa zarar gelecek korkusuyla Vatikan gibi bırakın yurt dışında İslamı yayma işini, yurt içinde bile neredeyse Müslümanım bile demekten korkan diyalogçular bütün bunlardan sonra bakalım ne diyecekler, merak ediyorum.