Resulullah efendimiz insanların anlayışına, kültürüne, tabiatına göre hitap ederdi. Herkese davranışı aynı olmazdı. "İnsanların, aklına, anlayışına göre hitap ediniz!" buyururdu. Çünkü insanlar çeşit çeşittir. Büyük islam alimi İmam-ı Gazali insanları dört kısma ayırmaktadır: Bunlardan birinci kısımdakiler, dünyada yemek içmek ve zevk etmekten başka bir şey bilmeyenlerdir. İkinci kısımdakiler, cebir, şiddet, zulüm ile hareket edenlerdir. Üçüncü kısımdakiler, hilekârlık ve mürailikle etrafındakileri aldatanlardır. Ancak dördüncü kısımdakiler güzel ahlak sahibi olan, hakiki Müslümanlardır. Her insanın kalbinden Allahü teâlâya giden bir yol vardır. Bütün mes'ele, bu yoldan İslam nurunun insanlara ulaştırılmasıdır. O nuru kalbinde hisseden bir insan, hangi kısımdan olursa olsun, yaptığı fenalıklara pişman olur ve doğru yolu bulur. Eğer bütün insanlar, islam dinini kabul etseler, dünyada ne fenalık, ne hilekârlık, ne harb, ne şiddet ve ne de zulüm kalırdı. Bunun için, tam ve mükemmel bir Müslüman olmağa gayret etmek ve Müslümanlığın esasını ve inceliklerini izah ederek, bütün dünyaya yaymak, hepimizin boynuna düşen bir borçtur. Bunu yapmak cihad olur. Başka dinden de olsa, insanlara daima tatlı dille ve anlayışla hitab etmelidir! Bunu, Kur'an-ı kerim de emretmektedir. Müslüman olmayanın yüzüne karşı, kâfir, dinsiz diyerek, onun kalbini incitmenin günah olduğu, fıkıh kitaplarında yazılıdır. Maksad, herkese islam dininin yüceliğini anlatmaktır. Bu da, ancak tatlı dille, sabır, ilim ve imanla olur. Allahü teâlâ, İslam dinini, insanların dünyada rahat ve huzur içinde, kardeşçe yaşamaları için ve ahirette sonsuz azablardan kurtulmaları için göndermiştir. Müslüman olmayanlar, bu saadet yolundan mahrum kalmış zavallı kimselerdir. Bunlara, acımalı ve incitmemelidir. Bütün semavi dinlerin, insanlar tarafından bozulmamış olanlarında, tek Allaha iman esası vardır. Allahü teâlâ, Kur'an-ı kerimde bütün insanları doğru yolda bulunmağa davet ediyor. Doğru yola kavuşan insanın, geçmişteki bütün hatalarını af edeceğini vaat buyuruyor. Başka dinden olanlar, şeytanın veya Müslümanlıktan haberi olmayanların aldattıkları zavallı kimselerdir. Bunların çoğu, Allahü teâlânın rızasına kavuşmak için, yanlış yola saptırılmış talihsiz insanlardır. Biz bunlara Peygamber efendimiz gibi sabır ile, tatlı dille, akıl ve mantık ile doğru yolu göstermeliyiz.