Nemrûd, Hz. İbrahim'i içine atmak için yaktırdığı ateşi kendine yaptırdığı yüksek bir yerden, bu hâli kibir içinde seyrediyordu. Keldânî kavmi de aynı merakla büyük bir kalabalık hâlinde ateşin çevresinde toplanmışlardı. Nemrûd'un yardımcıları ve hizmetçileri ise, hazır bir vaziyette emrini bekliyorlardı. Nemrûd, şiddetle yanan bu korkunç ateşe atılması için; İbrahim aleyhisselamın hapsedildiği yerden getirilmesini emretti. Bekçiler ve halk onu, boynunda zincir, elleri kelepçeli, ayaklarında bukağı [pranga, halka] olduğu hâlde, ortalarına alıp getirdiler. Keldânî kavmi ateşe atmak için hazırlık yaparken, Allahü teâlânın halili, dostu İbrahim aleyhisselam, tevekkül ve yakînin en yüksek mertebesinde olduğu için, kalbine zerre kadar korku gelmedi. Oraya toplanan azgın kavmin bakışları karşısında, gayet vakarlı idi. Nemrûd'un önüne götürüldüğünde, herkes yanan ve gökleri tutan ateşin içerisine onun nasıl atılacağını düşünmeye başlamıştı. Bu sırada şeytan insan kılığına girip, yanlarına gelerek; onu ancak mancınıkla atabilecekleri teklifini yaptı. Bu teklif, Nemrûd'un ve putperestlerin hoşuna gitmişti. İbrahim aleyhisselamı; alevleri göklere çıkan kocaman ateş yığınının içine fırlatmak üzere kurdukları mancınığa bağladılar. İbrahim aleyhisselam her zaman olduğu gibi, şimdi de Allahü teâlâya tam bir tevekkül ve muhabbet içinde idi. Bu bakımdan, mancınığa ve yanan korkunç ateşe hiç aldırmıyordu. Yerde ve gökte bütün mahlûkat, feryat edip dediler ki: "Aman ya Rabbi! Halilin İbrahim aleyhisselam ateşe atılıyor! O, her an seni zikreder ve seni bir an unutmaz. Ona yardım etmek için bize izin verir misin?" Hatta, İbrahim aleyhisselama meleklerden gelip, her biri dedi ki: "Allahü teâlâ rüzgârı emrime verdi. Emredersen, bu ateşi rüzgâr ile darmadağın edeyim!" "Sular benim emrimdedir. İstersen bu ateşi şu anda söndürürüm!" "Yeryüzü emrime verilmiştir. Emir verirsen bu ateşi yere yuttururum!" İbrahim aleyhisselam bu meleklerin hepsine de şu cevabı verdi: "Dost ile dostun arasına girmeyin. Rabbim ne dilerse yapsın. Kurtarırsa lütfundandır, şükrederim. Eğer yakarsa benim hizmetimdeki kusurumdandır, sabrederim." Putperestler; yaptıkları bütün hazırlıklardan sonra, kendilerini dünya ve ahirette saadete kavuşturacak, ebediyen kurtuluşa götürecek yolu gösteren yüce peygamber İbrahim aleyhisselamı dinlememe ve onu reddetme felâketi içerisinde ateşe atıyorlardı. Nihayet benzeri görülmemiş bir bedbahtlık ve azgınlık içinde, İbrahim aleyhisselamı mancınıkla korkunç ateşe fırlattılar...