Ariflerin başı...

A -
A +

Cüneyd-i Bağdadi buyurdu ki: Hazreti Ali âriflerin başıdır. Onun sözleri vardır ki, ondan önce kimse söylememiştir ve ondan sonra da kimse mislini söylemeye kâdir olmamıştır. Şu şekildedir ki, bir gün minbere çıkmış idi. Buyurdu ki, bana Arş'ın altındakilerden sorunuz! Benim içim ilim ile doludur. Bu ağzımdaki Resûlullah'ın mubârek ağzının suyudur. O şol nesnedir ki, bana bölük-bölük verdi. Onun içindir ki, Allahü teâlâya yemin ederim ki, eğer izin olsa, Tevrât'ın ve İncîl'in içinde olanları haber verirdim. Beni o ikisi tasdik ederlerdi. Rum kayseri, Hazreti Ömer'in hilâfeti zamanında zor suâllerini yazdı. O suâlleri Hazreti Ömer'e gönderdi. Hazreti Ömer onu okudu. Emîr-ül mü'minîn Alî'nin önüne koydu. Hazreti Ali onu okudu. Divit ve kalem istedi. Onların cevâbını yazdı. Kâğıdı katlayıp, kayserin elçisine verdi. Elçi, bu cevâbı kim yazdı diye sordu. Hazreti Ömer buyurdu ki: Resûlullah Efendimiz'ın amcası oğlu, dâmâdı ve dostu Hazreti Ali yazdı. Yahudi'den bazıları geldiler, dediler ki; ne oldu size ey Müslüman tâifesi. Peygamberinizin vefâtından sonra, bu kısa zamanda aranızda sıkıntılar baş gösterdi. Hazreti Ali buyurdu ki: "Ey Yahudi tâifesi! Size ne oldu ki, henüz ayaklarınız denizin ıslaklığından kurumamış idi. Yâ Mûsâ! Bize de başkalarının ilâhları olduğu gibi ilâh yap, dediniz!" Bu cevap ile yüzlerini kara edip, cevap veremeyecek hâle bıraktı. Abdullah ibni Abbâs buyurmuştur ki: "Alî'ye ilmin on bölüğünden dokuz bölüğü verildi. Vallahi geri kalan bir bölüğünde de ortaktır." Hattâ imâm-ı Ahmed bin Hanbel buyurmuştur ki: Sahâbe-i kirâmdan bize Hazreti Alî'nin hakkında o kadar fazîlet gelmiştir ki, Ali'den başkası için gelmemiştir. Kufe halkı dediler ki: Yâ Emîr-el mü'minîn. Fırat suyu bu sene azdı. Çok ekinleri zâyi etti. Ne olur, Allahü teâlânden dileyesin ki, su az olsun. Hazreti Ali saadethânelerine girdi. Halk kapıda beklerler idi. Sonra dışarı çıktı. Resûlullah Efendimizin cübbesini üzerine giymiş, mübârek sarığını başına koymuş, asâsını eline almıştı. Fıratın kenârına geldiler. Aşağı indi. İki rekat namaz kıldı. Durdu. Asâyı mubârek eline aldı, köprünün üstüne çıktı. Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin de berâber çıktılar. O asâ ile sudan tarafa bir defa işâret etti. Su bir miktar azaldı. Buyurdu ki, bu kadar kifâyet eder mi. Hepsi dediler; yâ Emîr-el mü'minîn, kifâyet eder...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.