Ateşe girmede cüretli olanlar!

A -
A +

İs­lam bü­yük­le­ri, di­nî ko­nu­lar­da fet­va ver­mek­ten, soh­bet et­mek­ten, va­az ve na­si­hat­ten çok çe­ki­nir­ler­di. Yan­lış bir şey söy­le­me­nin ve­ba­lin­den kor­kar­lar­dı. Çün­kü, di­nî ko­nu­lar­da bil­me­den ko­nuş­ma­nın ve­ba­li çok bü­yük­tür. Ha­dis-i şe­rif­te, "Fet­va ver­me­ye en cü­ret­li ola­nı­nız, ate­şe gir­me­de en cü­ret­li ola­nı­nız­dır" bu­yu­rul­du. Bu­nun için ger­çek âlim­ler, ken­di­ne su­al so­rul­du­ğun­da, bil­mi­yor­sa, "bil­mi­yo­rum, ki­tap­la­ra ba­ka­yım, bu­lur­sam söy­le­rim" der­ler­di. Hat­ta ço­ğu za­man bil­dik­le­ri­ne de, in­san­lık ica­bı ha­fı­zam bel­ki be­ni ya­nıl­tır di­ye ki­ta­ba ba­kıp ce­vap ve­rir­ler­di. Çün­kü, "Bil­me­den fet­va ve­re­ne, yer­de­ki ve gök­te­ki me­lek­ler la­net eder­ler" ha­dis-i şe­ri­fi­ni bi­li­yor­lar­dı. Yi­ne ha­dis-i şe­rif­te, "Üm­me­tim, kö­tü din gö­rev­li­le­rin­den çok za­rar gö­re­cek­tir" bu­yu­rul­du. İmam-ı Şa­bi haz­ret­le­ri bu­yur­du ki: "Bil­mem de­mek il­min ya­rı­sı­dır. Al­lah rı­za­sı için bil­me­di­ği bir hu­sus­ta, su­sa­nın al­dı­ğı mü­ka­fat, bil­di­ği hu­sus­ta ko­nu­şa­nın al­dı­ğı mü­ka­fat­tan az de­ğil­dir. Çün­kü ce­ha­le­ti ka­bul et­mek nef­se çok ağır ge­lir." İb­ra­him Ed­hem bu­yur­du ki: "Şey­ta­nı en çok kah­re­den şey, âli­min 'bil­mi­yo­rum' de­me­si­dir. Şey­tan, 'bu­nun sus­ma­sı be­nim için ko­nuş­ma­sın­dan da­ha za­rar­lı' der." Ha­kim Ni­şa­pu­ri bu­yur­du ki: "Ha­ki­ki âlim, sua­li ce­vap­lan­dı­rır­ken, kı­ya­met­te, 'bu ce­va­bı han­gi ki­tap­ta bul­dun' di­ye so­ru­la­ca­ğın­dan kor­kan zat­tır." İs­lam bü­yük­le­ri, her­ke­sin se­vi­ye­si­ne gö­re an­la­tır­lar­dı, so­ra­nın an­la­ma­ya­ca­ğı şe­yi söy­le­mez­ler­di. Çün­kü ha­dis-i şe­rif­ler­de, "Biz Pey­gam­ber­ler, her­ke­se, se­vi­ye­si­ne gö­re mu­ame­le yap­mak ve an­la­ya­bi­le­ce­ği şe­kil­de hi­tap et­mek­le em­ro­lun­duk.", "Ak­lın al­ma­ya­ca­ğı şe­yi söy­le­mek, fit­ne olur" bu­yu­rul­du. Haz­re­ti Ali, göğ­sü­nü işa­ret edip, "Bu­ra­da is­te­di­ği­niz ka­dar bil­gi var­dır. An­cak bu­nu ta­şı­ya­bi­le­cek bi­ri­si ol­sa, hep­si­ni ona an­la­tı­rım" bu­yur­du. Ada­mın bi­ri bir âli­me in­ce bir me­se­le sor­du. Âlim ce­vap ver­me­yin­ce, o kim­se "Sen, (İl­mi­ni giz­le­ye­ne Al­la­hü teâ­lâ ateş­ten gem vu­rur) ha­dis-i şe­ri­fi­ni bil­mi­yor mu­sun?" de­di. O da şöy­le ce­vap ver­di: "Eğer an­lat­tık­la­rı­mı an­la­ya­bi­le­cek bi­ri so­rar da söy­le­mez­sem, o za­man ba­na gem vu­ru­lur. Kur'an-ı ke­rim­de, 'Se­fih­le­re, akıl­sız­la­ra ma­lı­nı­zı ver­me­yin' bu­yu­ru­lu­yor. Mal ve­ril­mez­se, ilim hiç ve­ril­mez. Ona ilim ver­mek fit­ne­ye se­bep olur!" Tel: 0 212 - 454 38 21 www.meh­me­to­ruc.com e-ma­il: meh­met.oruc@tg.com.tr

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.