Ayrı bir yol tutmak isteyenler!

A -
A +

Önümüzdeki pazar gününü pazartesiye bağlayan gece Mevlid Kandilidir. Dünyadaki bütün insanlara Peygamber olarak gönderilen, Peygamberlerin sonuncusu ve en üstünü Muhammed aleyhisselâmın doğduğu gecedir. 14 asırdır, Resulullah Efendimizin doğduğu bu geceye çok önem verilmiş, bayram kabul edilerek merasimlerle kutlanmıştır. Batı'daki, Resulullaha karşı gösterilen saygısızlık sebebiyle bu sene bu kutlamaların daha görkemli, daha geniş tanıtımlı geçmesi bekleniyor. Böyle de olmalıdır; herkes elinden geleni yapmalıdır. Mevlid Gecesi, Kadir Gecesinden sonra, en kıymetli gecedir. Bu gece, O doğduğu için sevinenler, O'na tabi olanlar affolur. O'na tabi olmak, yani O'na uymak; O'nun gittiği yolda yürümektir. O'nun yolu, Kur'an-ı kerimin gösterdiği yoldur. Bu yola Din-i İslam denir. O'na uymak için, önce Müslüman olmak, Müslümanlığı iyice öğrenmek, sonra farzları eda edip, haramlardan kaçınmak, daha sonra, sünnetleri yapıp mekruhlardan kaçınmak lazımdır. Allahü teâlâ O'nu, dünyadaki bütün insanları saadete davet için gönderdi ve Sebe suresinin 28. Ayet-i kerimesinde mealen; "Ey sevgili Peygamberim! Seni, dünyadaki bütün insanlara, ebedi saadeti müjdelemek ve bu saadet yolunu göstermek için gönderiyorum" buyurdu. Muhammed aleyhisselama tabi olmak, "Ahkam-ı İslamiye"yi beğenip, seve seve yapmak ve O'nun emirlerini ve İslamiyet'in kıymet verdiği üstün tuttuğu şeyleri ve âlimlerini, salihlerini büyük bilip, hürmet etmek ve O'nun dinini yaymağa uğraşmak demektir. Dinine uymak istemeyenleri, beğenmeyenleri, aldırış etmeyenleri ise zelil, hakir ve aşağı tutmaktır. İki cihan saadetine kavuşmak, ancak ve yalnız dünya ve ahiretin efendisi olan, Muhammed aleyhisselama tabi olmaya bağlıdır. O'na tabi olmak için iman etmek ve Ahkam-ı İslamiyye'yi öğrenmek ve hakkıyla yapmak lazımdır. Ahirette Cehennem'den kurtulmak, yalnız Muhammed aleyhisselama tabi olanlara mahsustur. Dünyada yapılan bütün iyilikler, bütün keşifler, bütün haller ve bütün ilimler, Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimizin yolunda bulunmak şartı ile, ahirette işe yarar. Yoksa, Allahü teâlânın Peygamberine tabi olmayanların yaptığı her iyilik, dünyada kalır ve ahiretinin harab olmasına sebep olur... İman için Resulullahın peygamber olduğunu kabul etmek kafi değildir. İman için, O'nun getirdiği dini de kabul etmek, getirdiklerini tasdik etmek, O'nu sevip itaat etmek, nasihatlerini kabul etmek, kendisine hürmet etmek şarttır. Bu hususta Allahü teâlâ mealen; "O halde Allahü teâlâya ve O'nun ümmi nebisi olan Resulüne iman edin, O'na tabi olun ki, doğru yolu bulmuş olasınız." (A'raf suresi: 158) "Kim, Allahü teâlâya ve Peygamberine iman etmezse, muhakkak (bilsin) ki, biz o kâfirler için çılgın bir ateş hazırlamışızdır." (Feth suresi: 13) Peygamber efendimiz; "Bana kim itaat ederse, Allahü teâlâya itaat etmiş olur. Kim bana isyan ederse, Allahü teâlâya isyan etmiş olur. Benim emrime itaat eden, bana itaat etmiş, emirlerime isyan eden de bana isyan etmiş olur" buyurdu. Günümüzde bazıları, Resulullahın sünnetini, uygulamalarını kabul etmeyerek tek kaynağın Kur'an-ı kerim olduğunu iddia etmektedirler. Bunlar, İslamiyeti yıkmak isteyenlerin sinsi faaliyetleridir. Allahü teâlâ, Nisâ sûresinde meâlen, "Allah'ı ve peygamberlerini inkâr eden, Allah'la peygamberleri arasını ayırmak isteyen "Bir kısmına inanır bir kısmını inkâr ederiz" diyerek ikisi arasında bir yol tutmak isteyenler, işte onlar gerçekten kafir olanlardır. Kafirlere ağır bir azap hazırlamışızdır" buyurarak bunların gerçek niyetlerini ortaya koymaktadır. (Geniş bilgi için, http://www.mehmetoruc.com adresine müracaat edilebilir.) ------ Tel: 0 212 - 454 38 21 Faks: 0 212 - 454 38 29 www.mehmetoruc.com

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.