İslâm âlimleri, islâm dîninin emrettiği güzel ahlâkı, 14 asırdır hep anlatmışlar ve kitâblarında yazmışlardır. Böylece, islâm dîninin bildirdiği güzel huyları gençlerin kafalarına, kalblerine yerleştirmeğe çalışmışlardır. Güzel ahlâkı yayan sayısız kitâblardan biri, derin islâm âlimi, büyük velî, ikinci bin yılın müceddidi olan İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî'nin "rahime-hullahü teâlâ" (Mektûbât) kitâbıdır. (Mektûbât) kitabında bir Müslümanın nasıl olması lazım geldiği şöyle bildirilmektedir: Dünyada felâketlerden, âhirette azâbdan kurtulmak için, iki şey lâzımdır: Emirlere sarılmak ve yasaklardan sakınmakdır. Bu ikisine islâmiyyete uymak denir. Bu ikisinden en büyüğü, daha lüzûmlusu, ikincisidir. Sûre-i Haşr'in yedinci âyetinde meâlen, "Resûlümün getirdiği emirleri alınız, itâ'at ediniz! Nehy, men, yasak ettiği şeylerden sakınınız!" buyurulmuştur. Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" yanında, birisinin çok ibâdet ettiğini, çok uğraştığını söylediler. Birisinin de, yasak edilen şeylerden çok sakındığını söylediklerinde, "Hiçbir şey, vera' gibi olamaz!" buyurdu. Yani, yasaklardan sakınmak, daha kıymetlidir buyurdu. Bir hadîs-i şerîfte de, "Dîninizin direği vera'dır" buyurdu. İnsanların meleklerden daha üstün olabilmesi, vera' sayesindedir ve terakkî etmeleri, yükselmeleri bu sayededir. Melekler de, emirlere itâat etmekdedir. Hâlbuki melekler, terakkî edemiyor. O hâlde, vera'a sarılmak ve takvâ üzere olmak, her şeyden daha lüzûmludur. İslâmiyyette en kıymetli şey, takvâdır. Dînin temeli, takvâdır. Vera' ve takvâ, haramlardan kaçınmak demekdir. Haramlardan temamen kaçınabilmek için, mubâhların fazlasından kaçınmalıdır. Mubâhları, lâzım olduğu kadar, kullanmalıdır. Bir insan, mubâh, yani İslâmiyyetin izin verdiği şeylerden, her istediğini yapar, taşkınca mubâh işlerse, şübheli şeyleri yapmağa başlar. Şübheliler ise, haram olanlara yakındır. İnsanın nefsi, hayvan gibi, kendine düşkündür. Uçurum yanında dolaşan, bir gün uçuruma düşebilir. Vera' ve takvâyı tam yapabilmek için, mubâhları lâzım olduğu kadar kullanmalı, zarûret mikdârını aşmamalıdır. Bu kadarını kullanırken de kulluk vazîfelerini yapabilmek için kullanmağa niyyet etmelidir. Mubâhların fazlasından temamen kaçınabilmek, her vakit ve hele bu zamanda, hemen hemen mümkün değildir. Hiç olmazsa, haramlardan kaçınmalı, mubâhların fazlasından da elden geldiği kadar sakınmağa çalışmalıdır.