Hazreti İsmail, babası İbrahim aleyhisselamın, kendisini kurban edeceği yere götürürken, ihtiyar kılığındaki şeytanın konuşmalarından sıkılmıştı. Çünkü ihtiyar, İsmail aleyhisselamı, babasına, dolayısıyla cenab-ı Hakka karşı isyana teşvik ediyordu. Bunun için babasına dedi ki: "Bu ihtiyar beni rahatsız ediyor, kalbime vesvese vermek istiyor." İbrahim aleyhisselam, "Taş at, yanından uzaklaşsın" buyurdu. İsmail aleyhisselam taş atarak şeytanı yanından uzaklaştırdı. Bu sırada Mina'da olduklarından, hacıların "Şeytan taşlaması" buradan kaldı. Hazreti İsmail'den de yüz bulamayan şeytan, İbrahim aleyhisselamın yanına sokularak dedi ki: "Ey İbrahim, sen yanlış hareket ediyorsun. Şeytan sana vesvese verdi. Sakın oğlunu boğazlama, sonra pişman olursun, fakat fayda etmez." İbrahim aleyhisselam, onun şeytan olduğunu anladı ve buyurdu ki: "Vallahi bu, Hak teâlânın emridir ve sen şeytansın. İbrahim'e ve akrabasına zarar yapamazsın!" İbrahim aleyhisselam yoluna devam etti. Cemret-ül-ûlâ denilen yere gelince, şeytan yine karşısına çıktı. İbrahim aleyhisselam ona yedi tane küçük taş atarak kovdu, o da dönüp gitti. Cemret-ül-vustâ'ya vardıklarında şeytan tekrar geldi. İbrahim aleyhisselam yedi taş daha atarak şeytanı kovdu. Cemret-ül-kübrâ'ya vardıklarında, şeytan, aldatmak maksadıyla yeniden geldi. İbrahim aleyhisselam bu defa da yedi taş daha attı ve böylece şeytanı kovdu. Şeytan rezil olup geri döndü. Nihayet baba-oğul Büseyr dağına vardıklarında, Hazreti İbrahim, oğluna dönüp dedi ki: "Ey oğlum! Rüyamda seni kurban etmem emredildi. Buna ne dersin?" İsmail aleyhisselâm, babasının bu sözü karşısında hiçbir telâş göstermeden, tam bir teslimiyet içerisinde sordu: "Allahü teâlâ mı emretti?" Babası; "Evet" deyince; "Ey babacığım! Sana ne emrolunduysa onu yap. Inşaallah beni sabredenlerden bulacaksın" diyerek, halim, selim, akıllı, sabırlı ve metanetli olduğunu gösterdi. Bunun üzerine İbrahim aleyhisselâm, oğluna dedi ki: "Evlâdım! Seni kurban edeceğimi haber veriyorum, sen ise seviniyorsun!" Şöyle cevap verdi: "Babacığım nasıl sevinmeyeyim? Benim tek arzum, Allahü teâlâya, Onun rızası üzere kavuşmaktır. Böylece Onun rahmet ve cennetine de nail olurum..."