Son aylarda, Filistin, Irak haberleri gazetelerin, televizyonların gündemlerinin ilk sıralarından düşmediği için uyuşturucu bataklığına düşmüş gençlerimizin içler acısı halleri medyada pek yer olmaz oldu. Halbuki, eskisine göre gençlerin uyuşturucu bataklığına düşme oranları her gün daha da artmakta, bu illet yüzünden gün geçmiyor ki birkaç gencimiz heba olmuş olmasın. Bütün bunlara rağmen bu konuda ciddi bir çalışma da yapılmıyor. Sadece sineklerle mücadele edildiği, bataklıklar kurutulmadığı hatta, çoğaltıldığı için de zayiat her gün artmaktadır. Bütün kötülüklerde olduğu gibi uyuşturucu pisliğinin kaynağı Batı'dır. Batı ile yakınlaşmamız arttıkça uyuşturucu illeti de ülkemizde yaygınlaşmaktadır. Batı, tehlikenin boyutlarını geç de olsa fark etti fakat, çareyi yanlış adreste aradığı için bu bakatlıktan kurtulamıyor, gün geçtikçe de bu bataklığa daha da batıyor... Avrupa Birliği Uyuşturucu İzleme Merkezi (EMCDDA) tarafından yapılan bir araştırmada, AB ülkeleri vatandaşlarının yüzde 20'sinin hayatlarında en az bir kere esrar kullandığı belirlendi. Danimarka'da 15-16 yaş grubundaki gençlerin yüzde 89'u hayatlarında en az bir kere sarhoş oluyorlar. İrlanda ve Norveçli gençler, sürekli alkol tüketiminde AB ülkeleri içinde ilk sıralarda yer alıyor. AB'ye üye 15 ülke ve Norveç'te uyuşturucuyla mücadele konusunda yılda yaklaşık 2.5 yılda milyar Euro harcanıyor. Geçiş yolu üzerinde bulunun ülkemize, Batı'ya sadece geçiş esnasında uyuşturucunun bıraktığı paranın 25 milyar dolar olduğu konuşuluyor. Sadece geçiş ücreti bu olursa malın kendisinin değeri ne kadar olur siz tahmin edin! Bu kadar büyük miktarda giden zehir girdiği yerde neler yapmaz?!. İçkinin uyuşturucuya alt yapı oluşturduğunu bilmeyen yok. Fakat Batı'da su gibi içki içiliyor. Su yerine bira kullanılıyor. Reklamlar serbest olduğu gibi ayrıca özendiriliyor. İçki içilmeyen yemek ve resmi özel protokol yok. Ondan sonra da, bu gençler niçin böyle oldu deniliyor. Mesela, Almanya'da yapılan anketler, alkol zehirlenmesiyle hastahaneye kaldırılan 16 yaşından küçük genç sayısının bir yılda 3 katına çıktığını gösteriyor. Bilim adamları, gençleri alkole teşvik edenlerin başında meşrubat üreten şirketlerin geldiğini belirtiyorlar. Gençlere hitap eden votkalı limonata gibi içecekler geçen yıl 100 milyon şişe satılmış. Yukarıda bahsettiğimiz gibi, Batı, bataklıkla değil, sineklerle mücadele ediyor! Çünkü, gençleri, içkiden, uyuşturucudan korumanın yolu, aileden maneviyattan geçer. Sen, yıllardır aileyi yıkman için elinden geleni yap, ailenin temeline dinamit koyma anlamına gelen her türlü sapık ilişkiyi serbest bırak, erkek erkeğe evlenmeye kanuni zemin hazırla; yine sen, 18 yaşını bulmuş gençleri kız erkek demeden evden uzaklaştır, ne haliniz varsa görün de, sonra da gençlerimiz uyuşturucu tacirlerinin eline nasıl düşüyor, diye araştırma yap! Evden atılan bu genç kızlar, gençler için hazırlanan "randevu evi " olarak kullanılan apartmanlarda sözde kiracı olarak kalmaktadırlar. Kümesten tavuk seçer gibi seçilen gençlerin ücreti 30 Euro... Peki, bu kadar genç kızı burada çalışmaya nasıl razı edebiliyor bu kiracılar, diyeceksiniz? Bu ev sahipleri, aynı zamanda uyuşturucu madde kaçakçılarının ele başlarıdır. Beyaz zehire alıştırılmış gençler, paraları tükenince tutkularını sürdürebilmek için, kendileri gibi uyuşturucu maddeye alıştırdıkları sevgililerini buralarda çalışmaya ikna ediyorlar. Bir de bakarsınız ki, çok iyi bir ailenin evden atılmış genç kızı, bu seks apartmanlarının birinde, kendisine 25-30 Euro ödeyecek yabancı erkeği bekliyor! Çünkü, alıştığı uyuşturucu maddeye kavuşmanın tek çaresi budur! Aileden, maneviyattan uzak, başıboş bırakılmış Batı gençliğinin hali bu. Peki ülkemizdeki gençlerin durumu nedir? Yarın da bunun üzerinde duralım!