Batı, bindiği dalı kesiyor!

A -
A +

Almanya'nın Rostock şehrindeki ünlü, Max Planck-Enstitüsü'nün yaptığı araştırma, Avrupa nüfusundaki, geleceğe yönelik felaketi ortaya koydu. Araştırmaya göre bugün, AB içinde hiçbir ülkede -Fransa hariç- nüfus artışı yok. Fransa da dış göçlerle açığı kapatmaya çalışıyor. Artma olmadığı gibi hepsi de düşüşte. AB'nin nüfusunda 90'lı yıllara göre yüzde yirmiye yakın gerileme var. Buna karşılık Avrupa ülkelerindeki göçmen kitlenin nüfusu ise normalin üzerinde artmakta. Almanya'da nüfus artışını teşvik için çocuk başına verilen hatırı sayılır paradan Almanlar değil göçmen kitle, özellikle de Türkler istifade ediyor. Pek çok aile bu para ile geçiniyor. Bugün Avrupa nüfusu hayli yaşlanmış durumda. Bunların ölümünden sonra, yerlerine yenileri gelmeyeceğine göre, nüfus hızla azalacak bir zaman gelecek azınlığa düşecekler; göçmen kitleler Avrupa'da çoğunluğu elde edebilecek. AİLE KURMA KORKUSU! Max Planck-Enstitüsü'nün yaptığı araştırmaya göre, doğum oranının düşmesinin en önemli sebebi olarak; ailenin sarsıntıya uğraması, gençlerin evlenme arzularının azalması, evlenmek isteyenlerin de geç aile kurmalarını gösteriyor. Araştırma özellikle evlenen gençlerin de, çocuk sahibi olmayı istememeleri veya ertelemelerini gösteriyor. Enstitünün tespitine göre, bunun yanı sıra doğumların azalmasının bir diğer sebebi ise kadınların iş hayatına katılımının artması ve işle aile hayatını bir arada yürütmekte zorlanmaları. 27 AB üyesi ülkede yaşları 15'le 64 arasında değişen çalışan kadınların sayısı yüzde 58'e yükselmiş. Bilim adamları araştırmada, çiftler çalışma hayatını çocuk sahibi olmaya engel olarak görüyor veya birçok çift de çocuk sahibi olmayı 30'lu yaşların sonu, 40'lı yaşların başına erteliyor. Bu yaşlarda pek çok kadın çocuk doğurma özelliğini kaybettiği için veya bu özellik zayıfladığı için çocuk sahibi olmak zorlaşıyor. Rostocklu bilim adamları, Avrupa'da doğum oranının yeniden yükselmesi için aile politikasında değişiklik yapılmasının şart olduğunu kaydederek, ailelere daha iyi çocuk bakımı imkanı sağlanmasını, çalışanlara esnek çalışma saatleri getirilmesini ve kadınlara ev hanımı olmalarının özendirilmesi, aile kurmaya teşvik edilmesi ve maddi manevi ciddi desteğin verilmesini öneriyorlar. Nüfus artış oranı her geçen yıl azalarak yaşlanan Avrupa Birliği, ekonomik büyüme ve üretimde sürekliliği sağlayabilmek için Türkiye'nin de içinde bulunduğu üçüncü ülkelerden gelecek iş gücüne bağımlı hale geldi. Avrupa Araştırmalar Merkezi CEPS uzmanı Sergio Carrera, "AB, er ya da geç Türkiye gibi genç ve dinamik nüfusa sahip ülkelere bağımlı hale gelecek!" dedi. ÖZGÜRLÜK ADI ALTINDA Bu araştırmalar açık olarak şunu gösteriyor: Avrupa bindiği dalı kesiyor. Kendi milletlerini yok ediyorlar. Yaratılışa, tabii akışa başkaldırıyorlar. Çünkü bir toplumu, bir milleti meydana getiren ailedir. Cenab-ı Hak, hayvanlardan farklı olarak aileyi toplumun temel taşı olarak yaratmıştır. Zaten insan ile hayvan arasındaki en önemli farklardan biri de, insanların sürekli aile hayatının olması, hayvanların ise devamlı aile hayatı olmamasıdır. Birçok Avrupa ülkesi yaptıkları yanlışlığın farkına vardı. Çareler arıyorlar. Ama çok zor artık bu saatten sonra. İnsanı teşviklerle aile hayatında tutmak mümkün, fakat aile hayatını yok ettikten sonra tekrar aile hayatına döndürmek mümkün değil. Sen yıllardır "özgürlük" adı altında akıl almaz şeyler yapacaksın, meşru evliliğin, aile hayatının düşmanı olan; fuhşu, zinayı, homoseksüelliği serbest bırakacaksın sonra da, "eyvah nüfusum düşüyor ne yapacağım" diye telaşa düşeceksin. Bu saatten sonra onlara artık geçmiş olsun denir. Kendi düşen ağlamaz. Rüzgar eken fırtına biçer. Bizim millet olarak bundan çıkartacağımız ders; Batı özentisi ile aynı hataya düşmemek, evliliği teşvik etmek, aileye sahip çıkıp aileyi yok edecek sosyal davranışlardan millet ve devlet olarak -geç kalmadan- kaçınmaktır. Yoksa geç kalınmış pişmanlık fayda vermez!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.