Firavun ve kavmi, Hazreti Musa'ya inanmadıkları gibi, karşı çıktılar ve mucizelerine sihir diyerek alay ettiler. Sonunda, Hazreti Musa'nın duâsı sebebiyle, Allahü teâlâ, Firavun ve kavmine, kendilerine gelmeleri için, bazı musibetler gönderdi. Bu musibetlerden birincisi tufandır. Bu, ekinlerinin boyunu aşan bir yağmur olup, bütün ekinleri helâk etmişti. İsrailoğulları ile Kıbtîlerin evleri birbirine bitişik ve karışık idi. Kıbtîlerin evleri su ile doldu. Boyunlarına kadar suya gömüldükleri hâlde, İsrailoğullarının evlerine bir damla su girmedi. Su, onların olduğu yerde, toprağın üzerinden akıp gitti. Kıbtîler bir şey ekemediler, bir iş yapamadılar. Tufan bir hafta devam etti. Çok sıkıntı çektiler. Bunun üzerine Musa aleyhisselâma dediler ki: "Rabbine duâ et, bu azabı bizden kaldırsın, sana iman edeceğiz ve İsrailoğullarını seninle göndereceğiz!" Kıptîlerin, iman edeceklerine dair söz vermeleri üzerine, Musa aleyhisselâm, Allahü teâlâya duâ etti ve tufan kesildi. O sene, önceki yıllardan daha fazla ot, hububat ve meyve oldu. Fakat yine nankörlük ettiler ve dediler ki: "Biz bunu hiç beklemiyorduk. Bu su, bizim için bir nimet oldu. O yağmur yağmasaydı, buna kavuşamazdık." Bol mahsul ve meyveye, Hazreti Musa'nın duâsı bereketiyle kavuştuklarını anlamadılar. Bir müddet rahat ettiler. İman etmedikleri gibi, İsrailoğullarını da göndermediler. Firavun ve kavmi, tufan ile yola gelmediler. Yine uslanmadılar. Musa aleyhisselâmın sözlerini kabul etmemekte, İsrailoğullarına eziyet ve sıkıntı vermekte, azgınlık ve taşkınlıkta devam ve ısrar ettiler. Bunun üzerine Allahü teâlâ, Kıbtîlerin ekinlerine çekirgeler gönderdi. Çekirgeler bütün ekinleri, meyveleri, ağaçların yaprak ve çiçeklerini yiyip bitirdi. Hatta; kapılarını, elbiselerini, eşyalarını, evlerinin çatılarını, tahtalarını, demir çivilerini bile yediler. Çekirgeler doymamak illetine yakalanıp, ne varsa durmadan hep yediler. Fakat, İsrailoğullarının evlerine girmediler. Böylece, bu hâdisede de onlara hiç zarar gelmedi. Kıbtîler şaşırdılar ve zor duruma düştüler. Üzerlerine azap çökünce, yeniden Hazreti Musa'ya yalvararak dediler ki: "Eğer bu azabı üzerimizden kaldırması için Rabbine duâ eder de, bizi bu belâdan kurtarırsan, mutlak surette sana iman edeceğiz ve İsrailoğullarını serbest bırakacağız. Seninle beraber göndereceğiz." Musa aleyhisselâm sahraya çıktı ve asa ile doğu tarafına işaret etti. Çekirgelerin hepsi geldikleri gibi gidip, bir tane bile kalmadı.