Nuh aleyhisselam ne zaman kavmini davet etse, onlar derlerdi ki: "Yazık sana ey Nuh! Bizim seni o kadar dövmemiz, tahkir etmemiz, aşağılamamız, seni bu davadan vazgeçirmeye yetmedi mi? Sen, Allahü teâlânın peygamberi olduğunu söylüyorsun. Şayet bu sözünde sadık olsa idin, "Her şeyin Rabbidir" dediğin o Allah, seni, bizim eziyet, cefa ve kötülüklerimizden korurdu. Fakat sen mecnun, deli birisi olduğun için, böyle işlere kalkışıyorsun." Hz. Nuh, onların bu sözlerine şöyle cevap verirdi: "Ey kavmim! Ben mecnun değilim. Ancak siz, bilmiyorsunuz. Babalarınız, dedeleriniz ölüp gittiler. Şimdi onlar yaptıklarına pişman bir vaziyette bulunuyor ve azap çekiyorlar. Siz, ibret alıp aklınızı başınıza toplayarak, putlara tapmaktan vazgeçin! Yalnız Allahü teâlâya iman ve sırf Ona ibadet edin! İbadet edilecek Ondan başkası yoktur. Siz dediklerime tâbi olursanız, baba ve dedelerinizin âkıbetine düşmekten kurtulur, dünya ve ahirette saadete erer, rahat ve huzura kavuşursunuz." Bütün bunlara rağmen bu kavmin insanları, şirk ve isyanda o kadar ileri gidiyorlardı ki, Hz. Nuh'un davetini kabul etmek şöyle dursun, hiç dikkate bile almıyorlardı. Buna rağmen Nuh aleyhisselam bıkmadan, usanmadan, kavminin bulunduğu yere tekrar tekrar gider, buyururdu ki: "Ey kavmim! Lâ ilâhe illallah. Nuh nebiyyullahi ve resulihî deyiniz! Putlara tapmayı terkediniz! " O böyle söylerken, bütün putların hep birlikte yüzüstü yere düştüğünü gördükleri hâlde, yine inanmaz, şirk ve isyanda ısrar ederlerdi. Bununla da kalmayıp, hemen, hep birden üzerine hücum ederek, şiddetli bir şekilde onu döverlerdi. O mübareğin vücudu yara bere içinde kalır, ağzından ve burnundan kan gelirdi. Merhamet hisleri körleşmiş olan bu nasipsiz kimseler, üstelik yaptıkları bu çirkin hareketlerden zevk duyarlardı. Hatta, Hz. Nuh'un mübarek karnına basarak, "Ey Nuh! İşte senin cezan budur" diyerek, bayağılık ve aşağılıklarını göstermekten geri kalmazlardı. Bütün bu eziyet ve sıkıntılara rağmen, Nuh aleyhisselam kavminin yaptıklarına sabrederdi. Kendisini her dövdüklerinde ve işkence ettiklerinde onlara lânet etmez ve, "Allahım! Kavmimi affet; çünkü onlar bilmiyorlar" derdi. Kavminin ise, imansızlık ve putlara tapmak hususunda, reislerine tam bir bağlılıkları vardı. Hatta bazı müşrikler ölümlerine yakın, mallarının yarısını, putların hizmetinde kullanılmak üzere ayrılmasını vasiyet ederlerdi. Bundan başka olarak, Hz. Nuh'a iman etmemek ve ona tâbi olmamak hususunda çoluk çocuklarından, hizmetçi ve yakınlarından da söz alırlardı.