Hz. Hamza, yeğini olan Peygamber efendimizi çok severdi. Safa tepesinde Ebu Cehl ve diğer müşriklerin Resulullaha yaptıkları kötü muameleden dolayı, Ebu Cehil'in kafasını yedi yerinden yaralamıştı. Sonra da, Resulullaha gidip, -Yâ Muhammed, Ebû Cehil'den intikamını aldım. Onu kana boyadım, üzülme, sevin! dedi. Sevgili Peygamberimiz buyurdu ki: - Ben, böyle şeylere sevinmem. - Seni sevindirmek, üzüntüden kurtarmak için, ne istersen yapayım. O zaman Peygamber efendimiz buyurdu ki: - Ben ancak senin îmân etmen ile, kıymetli bedenini Cehennem ateşinden kurtarman ile sevinirim. Bunun üzerine Hz. Hamza hemen Müslüman oldu. Hakkında âyet-i kerîme geldi. Abdullah ibni Abbâs'a göre, Kur'ân-ı kerîmde En'âm sûresi 122. âyet-i kerîmesinde, "Diriltildiği ve nûra kavuşturulduğu" anlatılan zâtın Hz. Hamza ve aynı âyet-i kerîmede, "Karanlıklarda bocalayan" şeklinde anlatılanın da Ebû Cehil olduğu açıklandı. Hz. Hamza, Kureyşin yanına gidip Müslüman olduğunu ve Allahın Peygamberini her suretle koruyacağını bildirip şöyle dedi: "Kalbimi, İslâmiyete ve Hakka meylettirmiş olduğu için Allahü teâlâya hamdolsun. Bu din, kullarının her yaptığını bilen, herkese lutfu ile muâmele eden, kudreti her şeye galip gelen, âlemlerin Rabbi olan Allahü teâlâ tarafından gönderilmiştir. Kur'ân-ı kerîm okunduğu zaman, kalb ve akıl sâhibi olanların gözlerinden yaşlar akar. Kur'ân-ı kerîm, açık bir lisan ile açıklanmış âyetler hâlinde Hz. Muhammed'e nâzil olmuştur. Muhammed, içimizde, sözü dinlenir, kendisine boyun eğilir bir mübârek kimsedir. Ey müşrikler! Aklınız başınızdan gidip, gözünüz kararıp da Onun hakkında sert, ağır ve kaba sözler, söylemeyin! Eğer böyle bir düşünceye kapılırsanız, biz Müslümanların cesedine basıp geçmeden, onu hiç kimseye vermeyiz!" Hz. Hamza'nın Müslüman olması ile, Resûlullah efendimiz çok sevindi. Müslümanlar, pek çok kuvvet buldu. Artık Mekkeliler Müslümanlara, hiçbir sebep yokken, fenâ muâmele yapamadılar. Bilhassa Hz. Hamza'nın kılıcının şiddetinden çekindiler.