Resûlullah Efendimiz, bir hadîs-i şerifte buyurdular ki: "Her kim beş nesneyi hakîr ve hor görse, beş nesneden mahrûm olur. Bir kimse ulemâyı hakîr görse, dinden mahrûm olur ve dinine ziyân eder. Bir kimse ümerâyı [âmirleri] hakîr görse, dünyadan mahrûm olur. Bir kimse akrabâsına istihfâf etse [hafîf görse], mürüvvetten mahrûm olur. Bir kimse kendi ehline istihfâf etse [aşağı görse], maîşetten mahrûm olur. Bir kimse komşularına istihfâf etse [aşağı görse], menfaatlerinden mahrûm olur." Yine Resûlullah Efendimiz, bir hadîs-i şerifte, buyurdular ki: "Muhakkak Allahü teâlâ bir kimseye beş şeyi hazırlamadan beş şeyi vermez. Bir kimseye, ni'metini arttırmasını hazırlamadıkça şükür vermez. Kabûl etmeyi hazırlamadıkça dua vermez. Affetmeyi hazırlamadıkça istigfâr vermez. Kabûl edeceğini hazırlamadıkça tövbe vermez. Karşılığını hazırlamadan sadaka verdirmez." Hazreti Ebû Bekir buyurdu ki: "Dört şey vardır ki, dört şey ile tamam olur. Namaz, secde-i sehv ile tamam olur. Oruç sadaka-ı fıtr ile tamam olur. Hac fidye ile tamam olur. Îmân cihâd ile tamam olur." Hazreti Ömer buyurdu ki: "Deryâlar dörttür: Allahü teâlânın rahmeti, günâhlar için deryâdır. Nefis, şehvetler için deryâdır. Ölüm, Ömürler için deryâdır. Kabir, nedâmetler [pişmânlıklar] için deryâdır." Hazreti Osman buyurdu ki: "Dört şey vardır ki, zâhirleri fazîlettir. Ve bâtınları farzdır. Kur'ân-ı azîm-üş-şânın tilâveti fazîlettir. Onunla amel farzdır. İnsanlara ihsân etmek fazîlettir. Hasımları birbirinden râzı ettirmek farzdır. Sâlihler ile berâber bulunmak fazîlettir. Yaptıklarına uymak farzdır. Hastaları sormak fazîlettir. Vasiyetlerini kabûl etmek farzdır." Hazreti Ali buyurdu ki: "Bir kimse Cennet'e müştak olsa [Cennet'i arzû etse], hayırlı işlere koşar. Bir kimse ateşten [Cehennem'den] korksa, şehvetlerinden kendini men eder. Bir kimse ölümü yakın bilse, dünya lezzetlerinden sakınır. Bir kimse dünyayı bilse [tanısa], musîbetler ona hor olur [musîbetlerin tesîrinde kalmaz]."