Bilâl-i Habeşî hazretleri, bir gün Mescid-i Nebî'de iken büyük bir neş'e içinde coşuyor, yerinde duramıyor, oynuyordu. Hz. Ömer bu hâlini görünce sordu: "Yâ Bilâl, bu hâlin nedir? Burasının mescid olduğunu unuttun mu?" Hazreti Bilal, "Benim hâlimde ne var ki? İstersen gidip hâlimi Resûlullaha arz edelim, yanlışım varsa tövbe ederim ve bir daha yapmam" teklifinde bulununca, beraberce Resûlullahın huzûruna gittiler. Hz. Ömer, Peygamber efendimize durumu arz etti: "Yâ Resûlallah, Bilâl, mescidin huşû'unu bozuyor. Burada neş'elenip coşuyor, oynuyor." Peygamber efendimiz Hz. Bilâl'e sordu: "Yâ Bilâl, böyle neş'eli olmanın sebebi nedir? Hazreti Bilal şöyle cevap verdi: "Yâ Resûlallah, cenâb-ı Hak bana hidâyet nasip etti. Ben bir köleydim. Mekke'nin ileri gelenlerinden nice kimseler bu saâdete eremediler. Ebedî saâdetten mahrûm kaldılar. Onlara hidâyet nasip olmadı. Ben neş'elenmeyeyim de kim neş'elensin?.. Ben oynamayayım da kim oynasın?" Resulullah Efendimiz, "Bilâl'e dokunmayın! Sevinip neş'elensin" buyurdu. Yahûdînin biri bir gün Hz. Bilâl'i sıkıntı içinde görüp, "Yâ Bilâl, ben sana istediğin kadar para vereyim, yeter ki sen sıkıntı çekme!" teklifinde bulundu. Maksadı başkaydı. Parayı verirken ilâve etti, "Eğer bu parayı ödeyemezsen, seni köle olarak alırım." Aradan bir zaman geçtikten sonra, Yahûdî gelip parasını istedi. Bilâl-i Habeşî hazretleri, özür beyân ederek dedi ki: "Bana bir ay daha müsâade et, yine ödeyemezsem, beni köle olarak alıp götürürsün." Son günü geldiği hâlde borcunu ödeyemeyen Hz. Bilâl, çâresiz kalıp, Resûlullahın huzûruna gidip durumu arz etti. Peygamber efendimiz bir şey buyurmadı. Ümitsiz bir şekilde evine dönen Hz. Bilâl o gece uyuyamadı. Kendi kendine, "Artık bundan sonra ezân okuyamayacağım" diye derin derin düşünüyordu. Bu düşünceler içinde kendinden geçmiş hâldeyken kapı çalındı. Gelen kimse seslendi: "Resûlullah seni çağırıyor, acele gel!" Hemen kendini toparlayıp, huzûra koştu. Peygamber efendimiz buyurdu ki: "Yâ Bilâl ticaretten dönen bir kervan var. Kervana git, onların arasında üzerindeki yükleriyle beraber bana hediye edilmiş olan üç deve var, onları al senin olsun! Borcunu öde!" Hz. Bilâl emredileni hemen yaptı. Rahat ve huzûr içinde, gidip sabah ezânını okudu. Namazdan sonra, mescidin kenarında onu köle olarak alıp götürmek için bekleyen Yahûdîyi gördü. Namazdan çıkınca, yüksek sesle konuştu: "Bende alacağı olan kimseler gelsin, borcumu ödeyeceğim! " Bunun üzerine Yahûdînin bütün hayâlleri yıkıldı...