Alış verişte, şüpheli şeylerden kaçınmalıdır. Harama yaklaşan zâten âsî, günahkâr olur. Şüphe ettiği şeyleri, Ehl-i sünnet kitaplarından öğrenmelidir. Câhil kimselerden, bozuk kitaplardan öğrenmeye çalışmamalıdır. Kalbine sıkıntı getiren şüpheliyi almamalıdır. Zâlimlerle, hîle, hıyânet edenlerle, yemîn ile satanlarla, dükkânında haram şey satanlarla alış veriş etmemelidir. Zâlimlere, fâsıklara veresiye satmamalıdır. Çünkü, öldükleri zaman üzülür. Hâlbuki, zâlimler yani Müslümanlara ve İslamiyete eli ile, dili ile, kalemi ile zarar yapanlar ölünce üzülmek günahdır. Onlara yardım etmek câiz değildir. Meselâ, din ile alay edenlere, yalan yanlış kitaplar yazarak dîni yıkmağa uğraşanlara kâğıt satmak günahdır. Zamanımızda bu yol unutulmuş, bilen de kalmamıştır. Bugün, bunlardan birisini yapana çok sevap verilir. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki, "Bir zaman gelir ki, o zamanın Müslümanları, bugün sizin yaptığınız ibâdetlerin onda birini yaparsa, âhırette azaptan kurtulurlar". Sebebini sorduklarında, "Çünkü, sizler hayır işlemeğe çok yardımcı buluyorsunuz. Onlar yardımcı bulamıyacakları gibi, çeşitli engellerle de karşılaşacaklardır. Gâfiller, câhiller arasında garîb kalacaklardır" buyurdu. Bu zamanda, yukarıda yazılanların hepsini kim yapabilir diyerek ye'se düşmek doğru değildir. Ne kadar yapılabilirse çok kâr olur. Âhıretin dünyadan daha iyi olduğuna inanan kimse, bunların hepsini de yapabilir. Bunların hepsini gözetmek, yapsa yapsa, insanı fakir yapar. Sonsuz saadete, ebedî rahatlığa sebeb olacak, birkaç senelik fakirliğe elbette katlanılır. Nitekim birçok kimse, birkaç şey kazanmak için, fırtınalı, karlı havalarda, sıkıntılı yolculuklara, bir rütbeye, dereceye yükselmek için de nice mahrûmiyyetlere katlanıyor. Hâlbuki, ölüm gelince, bütün kazançları elden çıkmakta, boşuna didinmiş olmaktadırlar. Yüksek fiyatla satıp, bir kimseyi aldatmaktan sakınmalıdır. Zîrâ piyasada on liraya satılmakta olan bir malı, onbir liradan yukarıya satın almak gaben-i fâhiş ile aldanmaktır. Yani çok aldanmaktır. Yalan söylemekle çok aldatılan bir müşterî, satıştan vazgeçebilir. Alış verişte isâr yapılmalıdır. İsâr, muhtac olduğu birşeyi almayıp, muhtac olan din kardeşine bırakmakdır. İnsana lâzım olan şeylerde isâr yapılır. İbâdetlerde isâr yapılmaz, bunları kendi kullanır. Bunları muhtac olana vermez. Birinci saftaki yerini başkasına vermez. Namaz vakti gelince abdestsiz kimsenin abdest suyunu başkasına isâr etmesi câiz değildir.