"Biriniz kurtulacak diğeriniz asılacak!"

A -
A +

Yusuf aleyhisselâm, zindan arkadaşlarını üç kademede Hak dine davet etmişti. İlk önce tevhid itikadının lüzumunu, Allahü teâlâya inanmanın gerekli olduğunu anlattı. Sonra Allahü teâlâdan başka şeylerin, putların ibadete müstahak olmadıklarına dair deliller getirdi. Son olarak da hak dini, aklın ve naklin kabul edeceği bir şekilde ortaya koydu. Nitekim; "İşte dosdoğru olan din budur. Fakat insanların çoğu bunu bilmiyorlar" sözü de bunu göstermektedir. Daha sonra, onların rüyalarını tabir etmeye başladı: "Ey zindan arkadaşlarım! Sizden biri kurtulacak ve tekrar efendisinin hizmetine girecek, ona şerbetçilik yapacaktır. Diğerinize gelince, o asılacak ve kuşlar tepesine konacak, başının etini yiyecektir. Açıklanmasını istediğiniz rüya hakkında hüküm ve takdir böyle olup, aynen gerçekleşecektir." Hazreti Yusuf, rüyaları böyle tabir ettikten sonra, kurtulacağını söylediği kimseye dönerek dedi ki: "Kurtulduğun zaman efendinin yanında benden bahset!" Resûlullah efendimiz Yusuf aleyhisselâmın şerbetçiye söylediği sözle ilgili olarak buyurdu ki: (Allahü teâlâ, kardeşim Yusuf'a [aleyhisselâm] rahmet etsin. O, şerbetçiye; "Beni efendinin yanında an!" demeseydi, zindanda beş seneden sonra yedi sene daha kalmayacaktı.) Zindandan kurtulan şerbetçiye şeytan vesvese verdiği için, Firavun'a, Hazreti Yusuf'tan bahsetmeyi unuttu. Nitekim ayet-i kerimede mealen; (Fakat şeytan, efendisine anmayı ona unutturdu.) [Yusuf 42] buyurulmuştur. Yusuf aleyhisselâmın rüya gören zindan arkadaşları çok geçmeden zindandan çıkarıldılar. Rüyalarının neticesi, Yusuf aleyhisselâmın tabir ettiği gibi çıktı. Şerbetçi, Firavun'un yanında eskisinden daha iyi bir makama kavuştu. Ekmekçi ise asıldı ve beynini kuşlar yedi. Neticede Allahü teâlâ, Yusuf aleyhisselâmın zindanda bir müddet daha kalmasını dilemiş, onun sözünü ve şeytanın unutturmasını buna sebep kılmıştır. Cenab-ı Hak bir şeyi murad edince, sebeplerini de yaratır. Nitekim şair Nâbi şöyle demiştir: Taalluk etse bir emrin irâde fethine Nâbi, Ona etraf-ı nâ-me'mûlden esbâb olur peyda. Yani; Nâbi (sen üzülme) bir emrin yapılması hakkında Allahü teâlâ bir şeyi irade edip dileyince; onun yerine getirilmesi için umulmayan yönlerden, çeşitli sebepler ortaya çıkarır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.