Ayrılık vakti gelince Bünyamin ayrılmak istemediğini söyledi. Hazreti Yusuf, "Fakat babamızın benim yokluğuma ne kadar üzüldüğünü bilirsin. Sen de, bir sebep olmadan burada kalırsan, üzüntüsü daha da artar. Buna başka bir yol bulalım" dedi. İbrahim aleyhisselâmın dininde, bir kimsenin bir şeyi çalınsa, mal sahibi de malını hırsızın elinde yakalasa, malı çalan, mal sahibine kölelik ederdi. Musa aleyhisselâm zamanına kadar, bu hüküm aynen devam etmişti. Yusuf aleyhisselâm da bunu bildiğinden, altından yapılmış bir su tasını, kimsenin haberi olmadan kardeşi Bünyamin'in yükünün içine koydurttu. Yusuf aleyhisselâmın kardeşleri, her şey hazır olunca, vedalaşarak yola koyuldular. Keyiflerine diyecek yoktu. Yine oldukça yüklü bir erzak almışlar, ayrıca büyük bir izzet ve ikram görmüşlerdi. Şehirden henüz ayrılmış sayılırlardı ki, arkalarından yükselen bir ses onları durmaya mecbur etti. Gelenler, "Azîzin su kabını aramaktayız. Onu bulup getirene bir deve yükü bahşiş var" dediler. Kardeşlerin yüzlerinde hiçbir korku ve endişe sezilmiyordu. Kendilerinden emin bir tavırları vardı. Bunca iyiliklerini gördükleri bu zata karşı bir de ihanet etmeyi düşünmüş olamazlardı. Kardeşlerin biri söz aldı: "Biz hırsız değiliz" dedi. "Eğer 'Hırsız değiliz!' sözünüzde yalancı çıkarsanız, eşyamızı sizde bulursak, sizin dininizde hırsızlığın cezası nedir?" "Su kabı kimin yükünde bulunursa, cezası onun köle yapılmasıdır. Biz hırsızlık yaparak zulüm yolunu tutanları böyle cezalandırırız. Yusuf aleyhisselâmın adamları, onları Yusuf aleyhisselâmın huzuruna getirdiler. Yusuf aleyhisselâm aratmaya kardeşi Bünyamin'in yükünden başlatmadı. Onun yükünü sonraya bıraktı. Böylece, diğer kardeşlerinin kalbinde herhangi bir şüphe doğarak itiraz edilmesini önlemek istedi. Yoksa işin hakikati ortaya çıkacak, maksat hâsıl olmayacaktı. Arama, Bünyamin'in yüküne gelince, Yusuf aleyhisselâm dedi ki: "Bunun bir şey almış olacağını zannetmem." Kardeşleri de, "Böyle olursa, hem siz, hem biz vicdanen rahat oluruz" dediler. Bunun üzerine Bünyamin'in yükü de arandı ve su kabı oradan çıktı. Bunu gören kardeşleri utançlarından başlarını önlerine eğdiler. Bünyamin'e dönerek onu ayıplamaya ve kınamaya başladılar: "Bizim başımıza sen neler getirdin? Bizi rezil ettin! Yüzümüzü kara çıkardın!"