Abdullah bin Ömer, Amr bin Âs komutasındaki orduda vazîfe almıştı. Ordu, Filistin toprağına girince, Amr bin Âs, Abdullah bin Ömer'e bir sancak ve emrine bin süvâri verdi. Birlik, Amr bin Âs'ın emri üzerine hareket etti. Sabaha kadar yürüdüler. Bu sırada, kalabalık insan topluluğuna dâir birtakım izlere rastladılar. Abdullah bin Ömer hazretleri, "Zannederim bu asker izi, Rumların öncü birliklerine âittir" dedi. Sonra emrindeki askerlerle birlikte durdu. Askerler, izi takip etmek isteyince, Abdullah bin Ömer şu tâlimâtı verdi: "Hayır, izin kime âit olduğunu kesin olarak öğreninceye kadar kimse dağılmasın!" Kimse yerinden ayrılmadı. Araştırma netîcesinde, Müslümanlardan haber almak için dolaşan, onbin kişilik Rum askerinin, yakınlarında olduğunu anladılar. Abdullah bin Ömer, onları görünce, askerlerine seslendi: "Bu fırsatı kaçırmayınız! Cennet kılıçların gölgesi altındadır!" Bütün asker gür bir sesle, "Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah" dedi. Kelime-i tevhîd sesleri semâyı çınlattı. Sanki ağaçlar, taşlar ve her şey onlara Kelime-i tevhîd ile cevap veriyordu. İlk hücûm eden İkrime bin Ebî Cehl oldu. Onu Süheyl bin Amr, sonra da Dehhâk takip etti. İki ordu birbirine girmişti. Abdullah bin Ömer hazretleri, savaş hâlini şöyle anlatmıştır: "O anda, Rumların önde gelen cengâverlerinden, iri yapılı, sağına soluna çevik hareketlerle vuran birini gördüm. Bu, öncü kuvvetlerinin komutanı ve Rumların göz bebeği olan birisi idi. Rum askerinin üzerinde moral yönünden büyük tesîri vardı. Üzerine hücûm edip, mızrağımı uzattım, fakat kendini kurtardı. Öldürmek için tekrar bir fırsatını bulup, yaraladım. Kılıcımla vurdukça vuruyordum. Sanki taşa çalıyordum. Her vuruşta kılıç, sert taşa vurulmuş gibi ses çıkarıyordu. Hattâ kırıldığını zannettim. Nihâyet yere düşürdüm. Bunu gören Rumlar büyük bir korkuya kapıldılar. Müslüman mücâhidler ise daha şiddetli ve aşkla çarpışmaya başladılar. Allah için, Dehhâk ve Hâris bin Hişâm çok kahramanlıklar gösterdiler ve düşman büyük bir hezîmete uğrayıp dağıldı. Böylece Allahü teâlânın yardımı ile zafere ulaştık..." Muhârebe bittikten sonra, Müslüman askerleri toplandılar. Rumlardan aldıkları malları ve ganîmetleri ortaya getirdiler. Bütün askerler döndüğü hâlde, Abdullah bin Ömer hâlâ görünmüyordu. Bu arada, Abdullah bin Ömer hazretleri yüksek sesle, tekbîr getirerek geldi. Kendisine, nerede olduğunu sorduklarında, "Rumların kumandanları ile meşgûldüm. Onu öldürdüm" dedi...