İbni Sebe'nin ayaklandırdığı asiler Hazret-i Osman'ın evini sardılar. Hazret-i Osmân'ın evini koruyan dörtyüz muhafızı vardı. Hazreti Osmân bunları huzuruna çağırıp, buyurdu ki: Her kim odasına varıp, silâhını bırakıp, kendi hâlinde oturursa benim hayır duam onun ile olsun. Onlar da emre uyup, dağıldılar. Ondan sonra Hazreti Alî'ye haber verdiler. Onbin kadar kimse Hazreti Osman'ın katli için toplanıp gelmişlerdir, dediler. O da, İmâm-ı Hasen'i ve İmâm-ı Hüseyin'i gönderdi. Tenbîh etti ki: Her kim ki Hazreti Osman'ı kasd için gelir ise kılıcı vurun. Her kim olursa olsun, aman vermeyin. Bu iki şehzâde, bellerine kılıçlarını kuşanıp, Hazreti Osman'ın kapısına vardılar. Bu şehzâdeleri gördükleri gibi, hiçbir fert kapıya gelmeye cesâret edemedi. Kapıyı bırakıp, saray duvarını deldiler. Hazreti Osmân Kur'ân-ı azîm ve Fürkân-ı kerîm okurlar idi. Okurken şehîd ettiler. Hazreti Osmân vefât etmeden önce Hazreti imâm-ı Alî'ye haber verdiler. Acele ile kalkıp, Hazreti Osman'ın yanına gitti. İmâm-ı Hasen ve imâm-ı Hüseyin'i görüp, onları tekdîr edip, içeri Hazreti Osman'ın yanına vardı. Mubârek hâtırını sordu. Hazreti Osmân hâline şükür edip, dedi ki: Yâ Ali! Bu başıma geleni Resûlullah Efendimiz bana bildirmedi mi zannedersin. Yâ Ali! Lütuf edip, benden ötürü bir kimseye zarar etmeyesin. Bu gece Peygamber Efendimizi rüyada gördüm. Bana buyurdu ki; "Yâ Osmân! Bu gece bizim yanımızda iftâr edersin!" Yâ Ali, on nesneyi sakladım. Mahrem hazîne gibi kimseye açmadım. O on nesneyi bu üslûb üzere takrîr buyurdular: Ben İslam'ın üçüncü halifesi oldum. Peygamberimiz Efendimizin iki kerîme-i muhteremelerini almak, hiç kimseye müyesser olmamıştır. Bana müyesser oldu. Tegannî etmedim. Tegannî edilen yere bile uğramadım. Îmâna geldikten sonra zinâ etmedim. Önceden de zinâ etmemiştim. Îmâna geldikten sonra, hırsızlık etmedim. Önceden de etmemiştim. Fahr-i âlem Efendimiz ile bî'at edip, mubârek eline elim yapıştıktan sonra, sağ elimi avret yerime uzatmadım. Bir Cum'a günü geçmedi ki, ben bir köle âzâd etmiş olmayayım. Eğer hâzır köle bulunmaz ise, sonra bir köle alıp, getirip, âzâd ederdim. Resûlullah Efendimizin zaman-ı şerîflerinden beri benim başıma geleceği bilirdim. Lâkin kimseye açmazdım...