"Buyur yâ Sıddîk!"

A -
A +

Hazreti Nevfel'in şehadet haberini hanımına kimse haber veremiyordu. Hanımı nihayet Hazreti Ebû Bekr-i Sıddîk'a geldi. Mû'az bin Cebel der ki: Ben Hazreti Ebû Bekir'in, yanında yürürdüm. Bana bakıp, tebessüm ederdi. Geride kimse de kalmamıştı. Hanım O'na da sordu. Hazreti Ebû Bekir mubârek sakalını avucuna alıp, gönlü perîşân olarak, parmağını dişine dokundurup, Hak teâlânın dergâhına teveccüh edip, dedi ki; "Yâ Rabbî! Bir gönül ki, yıkmaktan Habîbi ekremîn sakındı. Hazreti Ali, Hazreti Osmân, Hazreti Ömer kaçındılar. Ben müşkil durumda kaldım. Eğer ifşâ edersem, ya'ni Nevfel'in şehâdet haberini verirsem, Habîbine muhâlefet etmiş olurum. Eğer geri kaldı, geliyor desem, yalan söylerim. Doğru söylesem gönlü yıkılır. Doğru söylemesem din yıkılır. Gönülden dedi ki, yâ Rabbî! Bana da bir söz ilhâm eyle; yâ müşkilimi sen çöz ki, kadıncağızın gönlü tesellî olsun" deyip, Hakka bağlanıp, dergâha yüz tutup, "Yâ Allah" deyince, o ânda yaydan ok çıkar gibi, kılıncı elinde Nevfel sür'atle gelip, Hazreti Ebû Bekir'e selâm verdi. "Buyur yâ Sıddîk, beni mi istersin", dedi. Mubârek elini açıp, Hazreti Alî'ye sonra Sahâbe-i güzîne yetişti ve selâm verdi. Bunlar bu hâli görüp, dehşet içinde kalıp, atlarından düşeyazdılar. Resûlullah Efendimizin mescidde iken Nevfel kalabalık bir grup ile içeri girip, selâm verdi. Resûl-i ekrem hazretleri Nevfel'i karşılayıp, selâmını alıp, yerine oturttuktan sonra, kendileri de oturdu. Buyurdu ki, "Sübhânallah! Bu bir âyettir ki, Hak teâlâ açıkladı. Acabâ kimin eliyle zâhir oldu"; derken, o ânda Cebrâîl aleyhisselâm geldi: "Yâ Muhammed! Şükür secdesi eyle ki, ümmetinde Allahü teâlâ, Hazreti Îsâ aleyhisselâm gibi, ölüyü dirilten kimse yarattı. Allahü teâlâ sana selâm eder. Buyurur ki, benim Habîbim, eğer senin mağara arkadaşın Ebû Bekr-i Sıddîk, bir kere dahâ "Yâ Allah" demiş olaydı, izzim-celâlim hakkı için, bütün şehîdleri, diriltirdim. Yâ Muhammed! Ebû Bekir kuluma söyle ki, ben ondan râzıyım. O da benden râzı mıdır? Onun sözünü doğru çıkarmak için, Nevfel'i dirilttim. Zîrâ o câhiliye döneminde yalan söylememiştir." Bunun üzerine, Server-i Âlem, Ebû Bekir'e Cebrâîl aleyhisselâmın verdiği müjde haberini söyleyip, buyurdular ki: "Yâ Ebâ Bekr! Haktır ve lâyıktır ki, Allahü teâlâ sana ikrâm etmiştir. Şükürler olsun o Allahü teâlâ hazretlerine ki, ben dünyadan ayrılmadan önce, ümmetimde Îsâ aleyhisselâm gibi, Allahü teâlânın izniyle ölüyü dirilten kimse yarattı." Ondan sonra Nevfel nice yıllar ömür sürdü. Önceki oğullarından gayri iki oğlu dahâ oldu. Sonra Yemâme cenginde şehîd oldu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.