Cami âdâbı

A -
A +

Dün ca­mi­le­rin müs­tes­na bir yer ol­duk­la­rın­dan, "Ce­nab-ı Hak­kın evi" ol­duk­la­rın­dan bah­set­miş­tik. Bu ka­dar önem­li ve kud­si bir ye­re gi­ril­me­si­nin ve iba­det edil­me­si­nin de ken­di­ne mah­sus âdâ­bı, ku­ral­la­rı ol­ma­sı da ka­çı­nıl­maz­dır. Bu adap­la­ra say­gı­lı, hür­met­li ol­mak ay­nı za­man­da mes­ci­din sa­hi­bi­ne hür­met ma­na­sı­na ge­le­ce­ği de pek ta­bi­idir. Bu­nun için her Müs­lü­ma­nın bun­la­rı bil­me­si ve bun­la­ra uy­ma­sı şart­tır. Bu­nun için câ­mi­le­re gi­rer­ken, yer­yü­zü­nün en mu­kad­des me­kan­la­rı­na, Ce­nab-ı Hak­kın evi­ne gi­ril­di­ği unu­tul­ma­ma­la­dır. Sı­ra­dan bir me­ka­na gi­rer gi­bi gir­me gaf­le­ti­ne dü­şül­me­me­li­dir. Ca­mi âdâ­bı­nın ba­zı­la­rı şun­lar­dır: BAŞ­KA­LA­RI RA­HAT­SIZ EDİL­ME­ME­Lİ­ 1- Ca­mi­le­re, bes­me­le çe­ki­le­rek sağ ayak­la gi­ril­me­li­dir. i'ti­kâ­fa ni­yet edil­me­li­dir. İ'ti­kâf, ibâ­det ni­ye­tiy­le câ­mi­de bir müd­det bu­lun­mak­tır. Mes­ci­de gi­rin­ce, iki rek'at nâ­fi­le na­maz kıl­mak sün­net­tir. Bu­na "Te­hıy­yet-ül-mes­cid" na­ma­zı de­nir. Mes­ci­de gi­rin­ce, farz ve­ya baş­ka na­maz kı­lı­nın­ca, te­hıy­yet-ül-mes­cid na­ma­zı da kı­lın­mış olur. 2- Ca­mi­ye, iş el­bi­se­si ile ve bü­yük­le­rin ya­nı­na çı­kı­la­ma­ya­cak el­bi­se ile ve fe­na ko­ku­lu el­bi­se ve ço­rap ile gel­me­me­li­dir. So­ğan, sa­rım­sak yi­yen de, ko­ku­su git­me­den câ­mi­ye gel­me­me­li­dir. 3- Bu­la­şı­cı has­ta­lı­ğı olan; nez­le, grip gi­bi ra­hat­sız­lı­ğın­dan do­la­yı akın­tı­sı olan câ­mi­ye gel­me­me­li­dir! Ca­mi­de baş­ka­la­rı­nı tik­sin­di­re­cek dav­ra­nış­lar­dan ka­çı­nıl­ma­lı­dır. 4- Câ­mi­de bir şey yi­yip iç­me­me­li, uyu­ma­ma­lı­dır; alış­ve­riş yap­ma­ma­lı­dır. Ce­mâ­ate ye­ti­şe­bil­mek için ko­şa ko­şa git­me­me­li­dir. 5- Câ­mi­de dün­ya ke­lâ­mı ko­nuş­ma­ma­lı­dır. Ateş, odu­nu yi­yip bi­tir­di­ği gi­bi, câ­mi­de dün­ya ke­lâ­mı ko­nuş­mak da, in­sa­nın se­vâb­la­rı­nı gi­de­rir. Mev­lâ­nâ Ha­lid-i Bağ­dâ­dî haz­ret­le­ri bu­yur­du ki: Şu al­tı yer­de ko­nu­şa­nın, 30 yıl­lık ibâ­det se­vâ­bı yok olur; câ­mi­de, ezân oku­nur­ken, Kur'ân-ı ke­rîm oku­nur­ken, na­maz ara­sın­da, kab­ris­tan­da ve ilim mec­li­sin­de. 6- Ca­mi­nin ne ol­du­ğu­nu, âdâ­bı­nı bil­me­yen, ko­nuş­ma­sıy­la, ko­şup oy­na­ma­sı ile ce­ma­atin hu­şu­unu bo­za­cak kü­çük ço­cu­ğu câ­mi­ye sok­mak mek­rûh­tur. Câ­mi­yi kir­le­te­cek yaş­ta ise ha­râm­dır. Ço­cuk­la­rı ca­mi­den uzak da tut­ma­ma­lı­dır; ye­di ya­şın­dan iti­ra­ben ca­mi­ye ge­ti­rip alış­tır­ma­lı­dır. Cep te­le­fo­nu­nu ka­pat­ma­lı­dır; te­le­fon zi­li se­siy­le ken­di­si­nin ve ce­ma­atin hu­şu­unu boz­ma­ma­lı­dır. Bu da kul hak­kı­na gi­rer. 7- Kır­da ve bü­yük câ­mi­de ayak­lar ile sec­de ara­sın­dan, kü­çük mes­cid­de ve oda­da ise, ayak­lar ile kıb­le du­va­rı ara­sın­dan ge­çe­me­me­li­dir; bu gü­nâh­tır.(Eni, bo­yu 20 met­re­den az olan mes­ci­de, kü­çük mes­cid de­nir.) 8- Sün­net ile farz ara­sın­da ko­nuş­ma­ma­lı, du­a, su­re ve­ya üç İh­lâs oku­ma­ma­lı­dır. Bu oku­ma­lar bid'at­tir. Câ­mi­de her na­maz­dan son­ra bir­bi­ri ile mü­sâ­fe­ha et­mek de bid'at­tır. (Bay­ram gün­le­ri, câ­mi­ler­de mü­sâ­fe­ha ede­rek bay­ram­laş­mak ve na­maz­lar­dan son­ra, âdet et­me­den, ara sı­ra mü­sâ­fe­ha et­mek câ­iz­dir) 9- Ca­mi­de saf­la­rı sık tut­mak ge­re­kir. Saf­la­rın sık ol­ma­sı, rah­me­tin gel­me­si­ne se­bep olur. Saf­lar sık­laş­tı­rı­lıp omuz­lar bir­bi­ri­ne sı­kı­ca değ­me­li­dir! Es­hab-ı ki­ram saf­ta çok sık dur­du­ğun­dan el­bi­se­le­ri­nin omuz­la­rı es­kir­di. Ha­dis-i şe­rif­te, "Hak teâ­lâ sa­fı sık­laş­tı­ra­na rah­met eder, saf­ta boş­luk bı­ra­ka­na ga­zap eder" bu­yu­rul­du. CA­Mİ­DE EDEB MU­HA­FA­ZA EDİL­ME­Lİ­DİR 10- Ön saf­la­ra geç­mek için baş­ka­la­rı­na ezi­yet ver­me­me­li­dir. Bu­nun için ca­mi­ye na­maz vak­tin­den ön­ce gi­dip ön saf­lar­da ye­ri­ni al­ma­lı­dır. Ca­mi­de otu­rup na­ma­zı bek­le­mek se­vap­tır. Ön saf­ta yer var­ken, ar­ka saf­ta dur­ma­ma­lı­dır. Ce­ma­at oluş­tu­ru­lur­ken, ce­ma­at bir ki­şi ise, ima­mın sağ ya­nın­da hi­za­sın­da du­rur. İki ve da­ha çok ki­şi, ima­mın ar­ka­sın­da du­rur. Bi­rin­ci­si, ima­mın tam ar­ka­sı­na, ikin­ci­si bi­rin­ci­nin sa­ğı­na, üçün­cü­sü bi­rin­ci­nin so­lu­na, dör­dün­cü­sü ikin­ci­nin sa­ğı­na, be­şin­ci­si üçün­cü­nün so­lu­na... ola­rak du­rur­lar. Di­ğer saf­lar da böy­le te­şek­kül eder. 11- Ca­mi­de, ede­bi mu­ha­fa­za et­me­li, ev­de kah­ve­ha­ne­de otu­rur gi­bi otur­ma­ma­lı­dır. Baş açık, ya­lın ayak, kı­sa kol­lu göm­lek ile gir­me­me­li; bu şe­kil­de na­maz kıl­mak mek­ruh­tur. Ma­ze­re­ti ol­ma­yan diz üs­tü otur­ma­lı­dır. Kur'an-ı ke­rim oku­nur­ken, tes­bih çe­ker­ken, zik­re­der­ken de müm­kün mer­te­be diz üs­tü otur­ma­ya, ede­bi mu­ha­fa­za­ya gay­ret et­me­li­dir. Ce­nab-ı Hak­kın evin­de ol­du­ğu­mu­zu unut­ma­ma­lı­yız!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.