Her sene, ekim ayının ilk haftası "Camiler Haftası" olarak anılmaktadır. Bu vesile ile, camilerin ve cemaatin önemi çeşitli platformlarda dile getirilmektedir. Biz de yazımızı buna ayırdık. Caminin diğer bir ismi de mesciddir. Mescidlerin en kıymetlisi, Mekke'deki "Mescid-i Harâm"dır. Sonra, Medîne'deki "Mescid-i Nebi", sonra Kudüs'teki "Mescid-i Aksâ", sonra "Kuba Mescidi"dir. Hadis-i kudside şöyle bildirildi: "Allahü teâlâ buyurdu ki, oturulacak yerlerin en iyisi camiler, en kötüsü de sokaklardır." Camide cemaatle namaz kılmak, evde cemaatle namaz kılmaktan 27 derece daha fazla sevaptır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Mescid-i Aksada kılınan bir namaz, diğer camilerde kılınan bin namaza, Medine mescidinde kılınan namaz ise on bin namaza, Mescid-i haramda (Kâbe'de) kılınan bir namaz da yüz bin namaza bedeldir." CAMİLER ALLAH'IN EVİ Düşman karşısında cihad ederken namaz kılmak ise, hepsinden daha fazla sevaptır. Her çeşit zorluğa rağmen namazı terk etmeyenlerin ecri çok büyük olur. Dini yaymakta olanların kıldıkları namaz da, savaşta düşman karşısında kılınan namaz gibi çok sevaptır. Allahü teâlânın en sevdiği yerler camilerdir. Hadis-i şerifte, "Camiler Allah'ın evidir" buyuruldu. Allah'ın evinden maksat, Allahü teâlâya ibadet edilen yer demektir. Mesela Kâbe'ye Beytullah, yani Allah'ın evi denir. Camiye ibadet için giden mümin, Allahü teâlânın misafiri durumundadır. Ev sahibi, evine gelen misafirlerine ikramda bulunduğu gibi camiye giden müminlere de yüce Allah ikramlarda bulunacaktır. Peygamberimiz bu konuda şöyle buyurmuştur: "Evinde güzelce abdest alıp camiye giden kimse Allah'ın ziyaretçisidir. Ziyaret edene Allah ikramda bulunacaktır." Camiye gidenlere büyük mükafatlar verileceği hadis-i şeriflerde bildirilmiştir: "Camiler Allah'ın evidir. Camiye devam edenin, huzura kavuşmasına ve Sırattan geçip Cennete girmesine Allahü teâlâ kefildir." "Şeytan, insanın kurdudur. Sürüden ayrılan koyunu kurt kaptığı gibi, şeytan da cemaatten ayrılanı kapar. Sakın cemaatten ayrılmayın! Cami ve cemaatte bulunun." "Camiye giren, o andan itibaren namazda sayılır. Başkasına sıkıntı vermediği ve abdesti bozulmadığı müddetçe melekler ona, (Allah'ım, buna rahmet et ve bunun tevbesini kabul et!) diye dua ederler." "Topluluk, birlik beraberlik rahmet, ayrılık ise azaptır." "Şehirde, köyde, bir yerde, üç kişi beraberken namazı cemaatle kılmazlarsa, onlara şeytan hakim olur. O halde cemaat olun!" Cemaatle namaz kılmak erkeklere Sünnet-i hüdadır. Yani dinimizin şiarı, alameti olan sünnettir. Vacib olduğunu bildiren âlimler de vardır. Özürsüz terk etmek asla caiz değildir. Bilhassa yatsı ve sabah namazını cemaatle kılmak çok önemlidir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: "Yatsı namazını cemaatle kılan, gecenin yarısını, sabahı da cemaatle kılan, gecenin tamamını ibadetle geçirmiş sayılır." "Münafıklara en ağır gelen namaz, yatsı ile sabah namazını cemaatle kılmaktır. Bunlardaki ecri bilen, sürünerek de olsa, cemaate gelir." RÜTBE FARKININ OLMADIĞI YER Camiler; makam, mevki, rütbe, zengin, fakir, köylü, şehirli, amir, memur, yaşlı, genç, siyah-beyaz, yerli, yabancı... Herkesi eşit şartlarda bünyesinde toplayan mekânlardır. Bir ülkenin, Müslüman ülkesi oluşunun mührüdür, tapu senetleridir. Bir beldede cami görüyorsak, buranın Müslüman diyarı olduğuna hükmederiz. Camiler; aynı safta omuz omuza, diz dize namaz kılınan yerlerdir. Müslüman kardeşlerimiz ile dertleştiğimiz, üzüntülerimizi giderdiğimiz; maddi manevi sıkıntılarımızı paylaştığımız; birlik ve beraberliğimizi, kardeşlik duygularımızı, hoşgörü anlayışımızı güçlendirdiğimiz ve pekiştirdiğimiz yerlerdir. Birbirimize merhamet etmeyi, acıları paylaşmayı, kimsesiz, yoksul, dul ve yetimlere yardım etme duygularını kazandığımız mekanlardır...