Gençlerimizin problemleri medyanın gündeminden hemen hemen hiç düşmüyor. Bu gidişle de hiç düşeceğe benzemiyor. Bazan hafif bir sesle bazan da gürültülü bir şekilde gündemde yerini alıyor. Eğer problemli genç sıradan biri değil de, etkili çevrelerden ise günlerce sıcaklığını muhafaza ediyor. Yahudi asıllı Lara'nın ölümünde olduğu gibi... Bu durum medyanın hangi çevrelerin problemlerini gündeme taşıdığını göstermesi bakımından da üzerinde durulması gereken önemli bir gösterge. Hangi kesimden olursa olsun problemler, içinde bulunduğumuz toplumun sıkıntılarıdır. Dolayısıyla hepimizi ilgilendirmektedir. Oturup hep birlikte çözüm üretmek zorundayız. Devlet, millet herkes gençliğin geleceğinden endişeli; bunun için de her kesim kendine göre birşeyler yapmakta. Fakat yapılanlar çok yüzeysel; asla dönük çalışma yok denecek kadar az. Çalışmaların asla dönük olabilmesi için insan merkezli olması lazımdır. Bunun için de insanı iyi tanımamız gerekir. İnsanı çeşitli bedeni ihtiyaçları olan hayvanlar gibi görüp; ihtiyaçları giderildiğinde mesele hallolur düşüncesiyle yola çıkarsak, problemleri azaltacağımıza aksine daha da çoğaltmış oluruz. Çünkü insanda hayvandan farklı olarak, hatta insanı insan yapan bir de ruh vardır. Bedenin bazı zaruri gıdalara ihyacı olduğu gibi, ruhun da bazı zaruri gıdalara ihtiyacı vardır. Zamanımızda gözardı edilen, unutulan budur. İnsan maddi ve manevi gıda ile ayakta kalabilir. Bu gıda eşit olarak sağlanmalıdır. Denge bozulursa sıkıntı, problem başlar. Çünkü, nasıl ki, vücud için yeterli gıda alınmadığında, beden hasta olup yatağa düşüyorsa, ruhun gıdası da yeterli olmadığında dengesi bozuluyor, insanlık vasıflarından uzaklaşıyor. İnsanlık vasıflarından uzaklaşan insandan artık herşey beklenir. Satanist de olur, ateist de. İntihar etmek, arkadaşını öldürüp kanını içmek gibi her türlü çılgınlıklar, vahşetler onun için sıradan olaylardır. Bunların toplumla, insanla bir bağlantıları ve beklentileri kalmamıştır artık. Zaten kendileri de bunu açıkça itiraf ediyorlar. "Bizim çok büyük bir kısmımız ateist. Satanizme inananlar da var. Bu toplumdan bir şey olmayacağını anlıyor ve beklentilerimizi öldürüyoruz. Kimimiz de kendini." İnsan yaratılış olarak, acizdir, ihtiyaç sahibidir. Bu hali ölene kadar devam eder. İnsanda bu da bir dengedir. Eğer ihtiyacı temin edilirse, her ihtiyaç yeni bir ihtiyaç doğuracağından bunun sonu gelmez. Bu da insanın ruhi dengesini bozar. Zamanımızda yapılan en büyük yanlışlıklardan biri de budur. Zor şartlarda yetişen ana-baba, aman evladımız bizim gibi sıkıntı çekmesin diye her istediğini temin ediyor. Sonunda ruhi bunalıma giriyor genç. Daha bunalımın sonuna gelmemiş bir gencin itirafı bu gerçeği yansıtıyor: "Bizim sorunumuz her şeyi vıcık vıcık etmemiz. Sorunumuz sistem. Her şeyi tüketmemize izin veriliyor. Ve biz bunu çok hızlı tüketiyoruz. Tüketecek bir şey kalmadığında da kendimizi tüketiyoruz. Gençler değil, insanlık intihar ediyor. Herkes sistemi sorguluyor. Ben de sistemi sorguladım. Ama bu sistemden kaçsam, yani intihar etsem sistemin çok mu umurunda olacak?" Gençliğe dengesini sağlayacak oranda ruhi destek verilmedikçe, manevi yönden güçlendirilmedikçe yapılan bütün çalışmalar havada kalmaya mahkumdur. Bu da ancak, bizi millet olarak asırlardır ayakta tutan dinimizi öğretmek, İslam ahlakını genç beyinlere yerleştirmekle sağlanabilir. Nasıl ki, bir uçağın uçabilmesi için iki kanada ihtiyacı varsa, insanın da hayatta kalabilmesi için maddi ve manevi olmak üzere iki kanada ihtiyacı vardır. Tek kanatla hayatta kalması için zorlamak, zaman kaybından ve sıkıntıların daha da artmasından başka bir işe yaramaz. Bütün mesele dengede; bu sağlanmadıkça ne gençlerimiz ne de toplumumuz huzur bulur.