"Cennette komşumdur"

A -
A +

Mekkeli müşrikler darağacına çıkardıkları hazret-i Hubeyb'e, ellerindeki mızraklarla işkence yapmaya başlayınca, "Vallahi ben Müslüman olarak öldürülecek olduktan sonra vurulup hangi yanım üstüne düşersem düşeyim gam yemem. Bunların hepsi Allah yolundadır" dedi. Hubeyb bundan sonra yüksek sesle şöyle bedduâ etti: "Ey büyük ve her şeye kâdir olan Allahım... Sen de bu zâlimlerin tamâmını mahveyle!.. Onlardan hiçbirini bırakma... Hepsini ayrı ayrı öldür Allahım..." Zalimler, hainler korkak olur. Bu hâinler de bedduâyı işitince korkmaya başladılar. Hazret-i Hubeyb biraz daha konuşursa, vaziyet değişebilirdi. Oradakiler müşrik de olsalar tesir altında kalabilirlerdi!.. Hattâ o mazlûmu kurtarmak istiyen bile çıkabilirdi... Hârisoğulları: - Konuşturmayın şunu! diye bağırdılar. Sonra da mızraklarını peş peşe saplamaya başladılar, içlerinden biri göğsüne mızrağı sapladı, mızrak sırtından çıktı. Hubeyb, vücudundan kanlar fışkırırken ve darağacında sallanarak son nefesini verirken, "Eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resûlüh" diyerek şehid oldu. Hubeyb bin Adiy'in cenazesi kırk gün darağacında asılı kaldı. Bedeni çürüyüp kokmadı. Hep taze kan aktı. Peygamber efendimiz onun cenazesini getirmek üzere Eshâb-ı kirâmdan Zübeyr bin Avvâm ve Mikdâd bin Esved'i gönderdi. Gece gizlice Mekke'ye girip Hubeyb'i asılı bulunduğu darağacından indirip deveye yükleyerek Medine'ye doğru yola çıktılar. Hazreti Zübeyr ve Mikdâd, kendilerini savunmak için cenazeyi yere koydular. Biraz sonra baktılar ki, Hubeyb'in cenazesini bıraktıkları yer yarılıp, cesedi içine alındı ve kapandı. Onlar da oradan uzaklaşıp, Medine'ye döndüler. Peygamber efendimiz, Hubeyb bin Adiy için: "O benim Cennette komşumdur" buyurmuştur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.