Lût kavmi her geçen gün işi iyice azıttılar. Kötülüklerine kötülük eklediler. Hazreti Lût'un misafir kabul etmesini, dışarıdan gelen gariplere sahip çıkmasını bile yasakladılar. Sedum kavminin bu isyan ve azgınlıklarından dolayı, yeryüzündeki bütün canlılar dayanamayıp, Allahü teâlâya iltica ederek üzüntülerini arz ettiler. Allahü teâlâ, "Ben halimim, bana isyan edenlere cezasını vermekte acele etmem. Takdir edilen zaman gelince de bir saat ileri ve geri bırakmam" buyurdu. Allahü teâlâ; inanmayıp isyan eden, çok çirkin fiilleri işleyen bu Sedum kavmine gereken cezayı vermek ve müminleri kurtarmak üzere melekleri vazifelendirdi. Bu melekler arasında; Cebrail, İsrafil ve Azrail aleyhimüsselâm da vardı. Hepsi birlikte insan suretinde Hazreti İbrahim'e vardılar. Bu sırada Hazreti İbrahim'in yaşı yüzonu, hanımının ise doksanı geçmişti. Melekler; Hazreti İbrahim'e, Allahü teâlânın emriyle İshak'ı müjdelediler. Meleklerle İbrahim aleyhisselâm arasında şu konuşmalar geçti: - Ey Allahın elçileri! Sizin buraya teşrifinizin sebebi nedir? - Biz günahkâr Lût kavminin helâk edilmesi için gönderildik. Onların üzerine ateşte pişirilmiş çamurdan taşlar atacağız. Rabbin indinde o haddi aşan mücrimler için her bir taşta, helâki takdir edilmiş olan şahsın ismi nakşolunmuştur. Çünkü bu kavim, çeşitli kötülüklerle küfür ve zulüm edicilerden oldular. - Orada Lût vardır. O, zâlimlerden değildir. - Biz oradaki mümin ve kâfirleri biliriz. Biz Lût'a ve ehline kurtuluş veririz. Ancak zevcesi, azaba dahil olanlardandır. Melekler, İbrahim aleyhisselâmın yanından ayrılıp, Sedum şehrine doğru yola çıktılar. Sedum şehrine öğle vakti parlak, güzel yüzlü delikanlılar şeklinde gelip, Hazreti Lût'u tarlada çalışırken buldular. Şehrin dışında, Lût aleyhisselâmın kızlarına rastladılar. Büyük kızı su dolduruyordu. Gelen topluluğu görünce dedi ki: - Bu günahkâr ve azgın kavmin arasına ne diye geldiniz? Bu şehirde sizi bir kişiden başka kimse misafir etmez. O da bu kavmin azgınlıklarına üzülüyor. Kızları, misafirleri olduğunu haber verince, Lût aleyhisselâm onların yanına gitti. Bu güzel yüzlü gençleri görünce, onlara sordu: "Siz benim bilmediğim kimselersiniz. Buraya niçin geldiniz?" Onlar da, kendisinde misafir kalmak için geldiklerini söylediler...