Dâvud aleyhisselâm, İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerdendir. Hem peygamber hem de sultan idi. Nesebi, Davud bin Eyşa bin Uveyd bin Selmun bin Bâ'ir bin Yahşun idi. Yakub aleyhisselamın oğullarından Yehoda'nın soyundan idi. Kısa boylu, ak tenli, mavi gözlü, düz saçlı idi. On iki kardeşi daha vardı. Önceleri koyun güderdi. Çobanlık yaptığı zamanlarda vahşi hayvanlar bile onun isteklerini yerine getirirdi. Bir defasında bir aslanın üzerine bindiği rivayet olunur. Bir defasında babasına demiştir ki: "Ben dağlar arasında yol alırken tesbih okuyordum. Dağlar ve taşlar da benimle birlikte tesbih ediyordu." Bunu işiten babası; "Müjdeler olsun sana. Bu Allahü tealanın sana verdiği bir hayır işaretidir" dedi. Allahü teâlâ, Musa aleyhisselâmdan sonra İsrailoğullarına birçok nebîler gönderdi. Onların vazifeleri; insanları Tevrat'ın hükümleriyle amel etmeye davet etmekti. Zaman uzadıkça, İsrailoğulları; Tevrat'ın hükümlerini değiştirmeye ve kendi nefslerine uymaya başladılar. Aralarında isyan, fısk ve fücur çoğaldı. Azgın kimseler, nebîlerin sözlerini dinlemez oldular. Ahlâkları tamamen bozuldu. O zaman, Mısır'la Şam arasındaki Amâlika kavminin hükümdarı Câlût'u, Allahü teâlâ, İsrailoğulları üzerine musallat kıldı. Câlût, İsrailoğullarına hücum edip, onları bozguna uğrattı ve vatanlarından sürüp, çocuklarını esir aldı. Cemaatlerini dağıttı. İsrailoğulları perişan oldular. Musa aleyhisselâm zamanından beri, İsrailoğullarında, elden ele geçen ve içinde mukaddes emanetlerin bulunduğu sandık da Câlût'un eline geçti. Câlût, bu sandığı alarak, hakaret olsun diye pis bir yere bıraktı. Kur'an-ı kerimde, bu sandığa Tâbût ismi verilmektedir. Ev, mal ve yurtlarından ayrı düşen İsrailoğulları, bütün rahatlarının kaçmasını ve huzursuzluklarını, Tâbût'un ellerinden çıkmasında bildiler. Başlıca emelleri, Tâbût'u ele geçirmek oldu. Böylece çare aramaya başladılar. Kavmin ileri gelenleri, kendilerine; kuvvetli, kudretli ve dirayetli bir kumandan bulmak için, Hazreti İşmoil'e gittiler. Ondan, İsrailoğullarını düşmandan kurtaracak bir hükümdar tayin etmesini istediler. İşmoil aleyhisselâm da, "Korkarım ki, üzerinize cihad farz kılınırsa, muharebe etmezsiniz!" dedi. İsrailoğulları dediler ki: "Niçin Allah yolunda savaşmayalım ki? Biz yurtlarımızdan çıkarıldık, hem de evlâtlarımızdan mahrum edildik."